“Rasyonellik mi, Kalp mi? Hayatımızdaki Dönüm Noktaları ve Doğru Kararları Bulmak”
Önce iş ilişkisiyle başlayan, ama şu an dostluğumuzun sürdüğü bir tanıdığım
var.
Kendisi doktor, emin değilim ama ya dahiliyeci, ya da pratisyen doktor.
Çok uzun yıllardan beri ünlü bir
holdingin iş yeri hekimliğini yapıyor.
Bir bayan için oldukça düzenli bir yaşam. Belirli bir saatte gidiyor, belirli
bir saatte geliyor, üstelik prestijli bir işi var, işyeri hekimi..
Kendisinin eşi de doktor. Eşi alternatif tıbba merak sarmış.
Aslında çocuk sahibi olamayan kitle ilgili çalışmayı hedefliyormuş, ama
kurulu düzenini de bozmak istemiyor ,nereden başlayacağını bilemiyormuş.
Rukiye Hanım, bir gün bir teklif almış başka bir şirketten. Aslında o da çok
ünlü bir firma, üstelik diğer maaşının iki katına yakın teklif vermişler. Ama
Rukiye Hanım, alıştığı ortamdan ve arkadaşlarından ayrılmamak için teklif edilen paraya rağmen
şirketini bırakmamış.
Derken bir gün işyerinden bir arkadaşı, ona
uzun zamandır çocuk sahibi olmaya çalıştığını ama olamadığını,
kendisinden doktor olarak bir tavsiyede bulunmasını istemiş.
Rukiye Hanın’ın eşi Dursun Bey de tam o günlerde geliştirdiği alternatif
çocuk sahibi olma tedavi metodunu deneyecek bir gönüllü arıyormuş.
Rukiye Hanım da arkadaşını almış Dursun Bey’e getirmiş. Tedavi öncesi
incelemeler ve testler yapılırken, hanımefendinin aslında çok ciddi bir göz rahatsızlığı
olduğu ortaya çıkmış. Genetik olan bu hastalık ileri dönemde körlüğe yol
açabilecek bir sorunmuş. Beraber araştırmışlar, bu hastalığı nasıl tedavi
edebiliriz diye. Sonuçta görmüşler ki, tıp dünyası bu göz rahatsızlığına tam bir
çare bulamamış henüz..
Dursun Bey o noktada bir karar vermiş. Literatürde tam bir tedavisi olmadığı
görülen bu göz rahatsızlığına alternatif metodla çare bulacakmış. Buna yönelik
çalışmalarına hemen başlamış ve ilk olarak infertilite tedavisine gelen tanıdıkları
üzerinde geliştirdiği metodu denemiş.
Onda başarılı olunca, başkasında, onda da başarılı olunca bir diğerinde
derken, ünü namı yayılmış gitmiş.
Şu anda Google 'a söz konusu göz hastalığını yazdığınızda direkt onun adı
geliyor. Dünya literatüründe onun tedavi
metodu kabul edilmiş durumda, hastalık genetik olduğundan gelen çocukları ve
ailesiyle Türkiye’ye geliyor, bazen aylarca burada kalıyorlar.
Rukiye Hanım diyor ki,”Eğer diğer firmadan yapılan teklifi kabul etseydim, o
arkadaşım bana gelmeyecekti, o gelmeseydi, göz rahatsızlığını tespit
etmeyecektik, etmeseydik tedavi metodolijisini geliştiremeyecektik,
geliştirmeseydik, şu anda bambaşka bir noktada olacaktık. Eğer sadece rasyonel
düşünür, kalbinin sesini dinlemeden karar alırsan, çok hayırlı bazı olayların
olmasına engel olursun. Ben rasyonel olanı seçseydim, diğer firmaya gitmiş
olurdum, o zaman da bugünkü durumumuza asla gelemezdik. İyi ki de kalbimin
sesini dinlemişim”
Bazen hayata, başımıza gelenlere, aldığımız kararlara, her şeye şikayet
ediyor, hayatı kendimize zindan ediyoruz. Oysa bilemiyoruz, o hareket,o olay, o
karar bizim için çok daha hayırlı bir başka hareketimizi, kararımızı sağlıyor.
Siz en son ne zaman kalbinizin sesini dinlediniz?
Yorumlar
Yorum Gönder