16 Temmuz 2013 Salı

Tatilde..3

Tatille ilgili son yazı da bu yazı olsun.

Kaldığımız yerden devam edelim, yola çıktığımızda hedef Seferihisardı ama biz Özdere'de kaldık. Özdere'ye gelmeden önce Klaros Orman Kampı'da gün batmadan bir yüzdük. Deniz pırıl pırıl ancak oldukça soğuktu. Akşam güneş de battığında çıkınca biraz üşüdük ama gün boyunca yolda olduğumuzdan üşümeyi umursamadık.

Özdere'de geç saatte bir apart bulduk kaldık. Fena değildi ama harika da denemezdi.

Ama benim aklım Sığacık ve Seferihisar'da olduğundan sabah kalkınca herkesi toparladım ve kahvaltıya Sığacık'a götürdüm.

Şans eseri yörenin en güzel fırını olan "Neriman Tokdil" fırınında boyoz ve otlu börek yedik. Üstelik fırının sahibinin tatlı dili hoş sohbeti ve ekstra peynir, domates  ve haşlanmış yumurta ikramı bizi gönülden yakaladı. Bu fırın da Vedat Milor'dan tam puan almış. Eklemek istedim.

Sığacık çok güzel bir yer. Seferihisar da biliyorsunuz Citta Slow yani Yavaş Şehir.

Kale içini, restore edilmiş evleri ve Kavak Yelleri'ni çekildiği evi de bu sayede görmüş oldum.

Seferihisar'ın içi pek orjinal değil ama Sığacık ile ve belediye başkanının vizyonuyla ilçeye sınıf atlatılmış.

Kızlar hayatlarının ilk Aqua Park deneyimini yaşadılar. Gümüldür'deki bir aqua parka giden kızlar belki de tatillerinin en güzel gününü yaşadılar. Ben de onları beklerken Gümüldür'de mavi bayraklı bir plajda doyasıya yüzüp kitap okudum.

Zaten Gümüldür'de neredeyse tüm plajlar mavi bayraklı.

İzmir'e yani büyükşehire bu kadar yakınken hem de denizde sayfiyede olmak güzel bir duygu.

Ertesi gün dönüş için yola çıktık.

Sabah Seferihisar'da, öğlen  Foça' da yüzdük.

Oldum olası Foça'yı çok severim. Yine uğradığımızda aynı duyguları hissettim. Özellikle şehrin tarihi dokusu, sahili, taş evleri, kıyıdaki midye dolmacı hepsi aynen yıllar önce bıraktığım gibi. Bence Seferihisar'dan önce Foça Yavaş Şehir olmalıymış.

Dönüşte son olarak Ayvalık'a uğradık. Bir de yüzmek istedik tabii. Sarımsaklı her zamanki gibi deniz açısından güzel ama sahil açısından kalabalıktı. Ben bu tatilde şunu anladım. Ben kalabalık sevmiyorum. Sakin sessiz ve ıssız yerlerin adamıyım ben, kalabalık istemiyorum yanımda. Gürültü ve itiş kakış denizin güzelliğini de havanın hoşluğunu da manzaranın güzelliğini de rezil ediyor.

Ancak Ayvalık'ın içi de her zaman güzel. Her ne kadar artık büyük ve beton bir şehir olmaya başlamışsa da güzel. Yıllar yıllar önce seyrettiğim 1981 yapımı "Kırık Bir Aşk Hikayesi" adlı filmi de anmadan geçemedim yine. Şehre tayin olan edebiyat öğretmeni Hümeyra ile şehrin ilerigelenlerinden birinin evli oğlu olan Kadir İnanır'ın başrollerde oynadığı bu film Ayvalık'ın en güzel halini gözler önüne serer. Kamuran Usluer ise oyunculuğunun doruğundadır. Müzikleri de unutulmaz olan bu filme ulaşabilirseniz seyredin derim.

Bu arada ben görmeyeli Ayvalık'ta tostçular çarşısı açılmış. Tavsiye ederim, oraya gidip de Ayvalık tostu yemeden olmaz çünkü.




Sonuç olarak tatil güzeldi. Ve anladım ki tatil eğer gittiğiniz yer küçük İstanbul ise tatil olmuyor. Ramazan bitene kadar bize düşen tatil hayali kurmak. Ama kimbilir belki de bayramda ya da daha sonra bu yazılar sizin tatilinizin deniz feneri olur.

Keyifli tatiller herkese..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...