13 Haziran 2025 Cuma

Horozgediği

Dün bir işimiz olduğu için günübirlik İzmir’e gittik. Yolda giderken bir köy oku vardı: Horozgediği Mahallesi. İsim çok değişik geldi. Ne demek diye bakma gereği hissettim. Keşke bakmaz olaydım.

Aliağa’ya bağlı bu köy, 1970’li yıllara kadar kendi halinde; balıkçılık, zeytin, tütün, pamuk, buğday ve büyük-küçükbaş besi gibi geleneksel tarım ve hayvancılık ürünleri ile geçimini sürdürürken, bölgenin ağır sanayi bölgesi ilan edilmesinin ardından kendini sanayinin ortasında bulmuş.

Havanın kirliliği ve gemi söküm aşamasında ortaya çıkan asbest gibi maddelerin rüzgarla köye taşınması nedeniyle köyde büyük bir sağlık sorunu ortaya çıkmış. Bitki örtüsünden canlı hayvanlara ve insanlara kadar tüm canlılar bir anda bir dilemmanın ortasında kalmış ve durum insanları bu nedenle göçe zorlamış.

Kalkınma ve sanayileşme beklenirken, insanlar daha da fakirleşmiş ve yanı sıra sağlıkları olumsuz yönde etkilenmiş.

60’lı yıllarda nüfusu 3000 olan bu güzel balıkçı köyünün nüfusu bugün 300 civarında. Kalanlar, gidecek bir yeri olmadığı için kalmışlar. Ve ne yazık ki %70’i de kanser.

Köyde kanserden ölüm oranı 15 yılda 4,7 kat artmış.

Okuduğum kadarıyla, limanların tozu, fabrikaların, metalin tozu, çevreden gelen pislik hep köyün üstünden geçtiği için şu an köyde her taraf leş gibi, simsiyah olmuş.

Halk, sanayi bölgesinin buradan taşınma olasılığının olmadığını biliyor.
Bu nedenle devletten köylerinin taşınmasını bekliyor.

Dünyanın en güzel iç denizlerinden biri olan Ege Denizi’nin, yine en güzel koylarından biri olan Aliağa, bugün başka bir kimya tesisinin elleri içinde kaybolmuş. Bugün Aliağa’nın, Türkiye’nin ağır sanayisinin yüzde 10’unu taşıdığı tahmin ediliyor.

Çevrecilerin şöyle bir söylemi ile karşılaştım:
“Biz üretime karşı değiliz. Sanayiye de karşı değiliz. Çünkü üretim olmadan istihdam olmaz ve gelir elde edilmez. Ama biz bunların insanca yapılmasını istiyoruz. Kül tutucular, karbon tutucuları, filtreler gibi insani şartlara uygun sanayinin getirmiş olduğu yeniliklerin uygulanmasını istiyoruz. O zaman daha sağlıklı yaşanır. Ama maliyetleri düşük olacak diye her şeyi o kadar es geçiyorlar ki. Sağlıklı bir sanayi olması için emekçi arkadaşların insanca çalışabileceği bir iş sağlığı ve güvenliğinin ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) şartlarına göre uygulanmasını istiyoruz. Temiz hava, temiz yaşam, insanca bir hayat istiyoruz.”

Bir İSG’ci olarak denilenlere karşı çıkmam mümkün değil. Ama ne yazık ki umudum da çok yok.
Kocaeli Dilovası da çok farklı bir kader yaşamıyor.
Umarım daha büyük acılar yaşanmadan gerekli önlemler alınır ve daha insanca bir sanayileşme süreci yaşanır.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...