1 Ekim 2013 Salı

Özgür Bolat..

Samimi arkadaşlarım bilir, yazılarım dışında pek zincir mesaj atmayı sevmem.

Ama Perşembe günleri genelde dayanamam, özellikle çocuk sahibi olan arkadaşlarıma, ya da kızlarımın arkadaşlarının annelerine bir mail atarım.

Özgür Bolat yeni yazısını yazmıştır çünkü.

Geçen hafta samimi bir arkadaşım " Kimdir bu Özgür Bolat? " deyince anladım ki, konuya parmak basmanın vakti gelmiştir.

1979 yılında işçi bir ailenin 3 çocuğundan biri olan Özgür Bolat, Antalya'da bir gecekonduda doğmuş. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi Eğitim  Fakültesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü birincilikle bitirmiş. Ardından New York Üniversitesi'nde burslu olarak psikoloji, en son da Harward'da yüksek lisans eğitimlerini tamamlamış. Yüksek lisans eğitimini Harward'da 4.00 ile tamamlayan nadir kişilerden.Doktor ünvanını Cambridge'den almış.

Halen  Bahçeşehir Üniversitesi'nde  öğretim üyesi olarak çalışıyor ve Hürriyet gazetesinde haftalık yazılar yazıyor.

Adıyla aynı  bir blogu var, yazılarını bu blogdan da takip edebiliyorsunuz.

Ben kendisini tesadüfen tanıdım.

Daha doğrusu gazetedeki yazılarından.

Sonra da fanatik bir taraftarı oldum.

Yazılarımı takip edenler bilirler.

Çocuk yetiştirme, eğitim, annelik gibi konular ilgimi çekiyor ve bu konularla ilgili yeni şeyler öğrenmekten hoşlanıyorum.

Öğrendiklerimin tümünü uygulayabiliyorum dersem kuyruklu bir yalan olur. Ancak okuduğumuz konular üzerinde düşünme fırsatı yaratmak bile bence büyük kazanım.

Dolayısıyla her hafta bu konularda kaliteli bir tartışma konusu açan ve yönlendirme yapan birisini okumak en azından bir anne olarak görevim diye düşünüyorum.

Bazen doğru bildiğim yanlışları öğreniyorum, bazen hiç aklıma gelmeyen konuları tespit ediyorum, ama mutlaka bir tortu kalıyor bir yerlerde.

Çünkü Özgür Beyin yazıları öğreten insan  tadında değil, karşılaştırmalı ve sohbet havasında yazdığından ben çok keyif alıyorum.



Örneğin geçen haftalarda övgü konusunu okuduk. Bizler anne baba olarak genellikle çocuklarımız güzel bir şey yaptığında onu överiz ve bunun çocukta olumlu motivasyon yarattığını düşünürüz.

Ancak yazıya göre övgü çocuğun elinden kontrolü alır ve onu güçsüzleştirir. Ama tanıklık kontrolü ona verir.

Yani aslında, " Bülent dersine çok güzel çalıştı" yerine " Bülent dersine bir haftadır çalıştı." dememiz kontrolü ona vermemizi sağlar, yani tanıklıktır.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24648735.asp

Ya da ceza..

Özgür Bolat'a göre ceza olayı meşrulaştırır ve duygu yönetimini zayıflatır.
Suçluluk önemli bir duygudur,kendini affetmeyi bilmeyen mutlu olamaz, ama cezasını ödeyen biri suçluluk duygusunu yaşamaz. Verilen örnekte, idam cezası verilen ülkelerde insanların idam cezası olduğunu bildikleri halde suç işlemekten kaçınmadıkları yazıyor ve bence çok vurucu bir örnek.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24788943.asp

Son zamanlardaki ve en beğendiğim yazılardan biri de spor hakkında. 

Türkiye'de iyi sporcu olmak mümkün değil diyor Özgür Bolat. Türk katı eğitim sisteminde haftada en az 40 saat eğitim gören çocuğun haftada en az 20-25 saat antreman yapması mümkün değil. Ayrıca Türkiye'de diğer ülkelerden farklı olarak temel eğitim ile spor eğitimi farklı kurumlardan veriliyor. Özgür Bolat, bunun sporcu yetiştirmeyi imkansız kıldığını söylüyor ve diyor ki:

Eğer Da Vinci hem temel hem sanat eğitimini Verrocchio 'dan almamış olsaydı, bugün Da Vinci diye birisinden bahsetmek imkansız olurdu.

Her yazısından örnek vermek zor.

Kitabı, ehliyeti, kullanma kılavuzu olmayan çocuk yetiştirme işinde akıl almak ve süzüp içselleştirerek uygulamak isteyenler için çok değerli bir kaynak bence. 

Takip etmenizi öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...