20 Ekim 2013 Pazar

Tam da Mevsimi.. Lakerda..

Önceki yazıda lakerde nasıl yapılır konusuna kadar gelmiş, ancak orda takılıp kalmıştık.

Yıkadığımız ve temizlediğimiz balıkları kevgire koyup, 3-4 saat bekletiyoruz ki kanları aksın. Etinde kırmızı kan olan lakerda olmaz, lakerdanın tavuk eti gibi bembeyaz olması gerek.

Kanlar süzüldükten sonra yine derin bir kaba tercihan deniz suyu, yoksa buzlu tuzlu su koyuyoruz ve balıkları bunun içinde buzdolabında bir 3-4 saat daha bekletiyoruz.

Tüm bu altyapı çalışmasının ardından artık lakerdanın hazırlanmasına başlayabiliriz.

Öncelikle sofra tuzundan kalın ama turşuluk iri tuzdan ince tuz satın almamız lazım.

Bir de 5 kg lık boş teneke.



Tenekeyi iyice kuruluyoruz. En alta 2-3 cm kalınlığında tuz koyuyoruz. 

Balıklarımızı teker teker sudan alıp yanımızda açtığımız gazeteyle biraz kurmalarını sağlıyoruz. Ardından bu balıklarla bir sıra tuzun üstüne döşüyoruz. 

Döşerken dikkat ediyoruz balığın kesik kısımları tuza geliyor. Sıra bitince defne yaprağı koyuyoruz ve balıkları örtecek kalınlıkla tuz katmanı oluşturuyoruz.

Aynı işlemleri tamamlayarak tenekemizi dolduruyoruz.

Teneke dolunca tekrar bir tuz tabakasıyla tenekemizi kapatıyoruz ve üstüne kapatacak gibi bir tahta en üstüne de turşu taşı gibi ağır bir taş koyuyoruz.

Lakerdamız 3 hafta sonra hazır oluyor. Ancak bu sürede ciddi yağ ve su salacak, bu saldığı yağı ve suyu bir kaşık ve havlu yardımıyla almamız gerekiyor.

Gelelim nasıl servis edeceğimize..

3-4 haftanın sonunda yiyeceğimiz kadar lakerdayı tenekeden çıkarıyoruz. 

Temiz suda en az 5 saat bekletiyoruz ki fazla tuz suya çıksın. Ardından kısa bir süre sirkede bekletmenizi tavsiye ederim, ben bu tadı daha çok seviyorum.

En son derisini dikkatlice bıçakla çıkarıp, birer santim kalınlıkta keserek servis tabağına alıyoruz. Üstüne mutlaka zeytinyağı ve isterseniz karabiber ekiyoruz.
Lakerdanın bir olmazsa olmazı da kırmızı soğan.

Kırmızı soğanları da halka halka doğrayıp, servise hazır hale getiriyoruz.

Sizlerden ricam hiç de zor olmayan ama yapılmadığından bir sonraki nesle kalmayacağından endişe ettiğim bu güzel tadı yaşatmanız.

İstanbullu olmanın gereklerinden biri de İstanbul yemek kültürünü yaşatmak değil mi zaten?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...