Hayat tarzım gereği çok farklı profildeki insanlarla yüzyüze gelme şansıma sahip oluyorum.
Bu sayede çok farklı konular hakkında bilgi sahibi de olabiliyorum.
Geçenlerde sohbet ediyorduk, öğrendim ki Türkiye’de 2015 yılı itibarıyla ısı yalıtımı bulunmayan binalarda binanın yeri ve iklimine göre “emisyon vergisi“ uygulanacak. Uygulamaya göre 2017 yılına kadar bütün konutların “enerji kimlik belgesi“ alması gerekiyor. Bu kapsama sadece yeni binalar değil, mevcut binalar da dahil.
Tabii amacım sizi teknik bilgilerle boğmak değil.
Bir dostum 1940‘lı yıllarda teknik üniversitede mühendislik okumuş, şu anda bahsettiğim yalıtım işleriyle ilgili bir firması var.
Dedi ki: “Bütün bina yönetimleri, tüm kat malikleri mutabık kalsa, gerekli para toplansa, bu işi yapacak yeterli miktarda firma olsa dahi, Türkiye’deki toplam usta sayısı, tüm evlerin yalıtımlarını yapmaya yetecek kadar değil.”
“Neden? “ dedim.
“Türkiye’de inşaat mühendisi çok ama, işi yapabilecek teknik eleman yok” dedi. ”Herkes çocuğunu düz liselerde okutuyor, kimse teknik eğitim almıyor, sonra ortalıkta bir sürü inşaat mühendisi var ama iş yaptırabilmek için kalkıp taa Romanya’dan, Bulgaristan’dan usta getiriyoruz, hem işi bizden daha iyi biliyorlar, hem daha disiplinliler, hem de daha az paraya çalışıyorlar. “
“ Üstelik adamlar hem piyano çalmayı biliyorlar, hem kayak kaymayı, hem de gülle atmayı..."
Oysa biliyorsunuz, bizde piyano çalmak, kayak yapmak üst gelir grubunun, A segmentinin harcıdır..
*******
Geçenlerde bir mail gelmişti, aslında baştan herkes gerçek sandı, oysa esprili bir maildi. Mailde bir proje çocuk, 3 dil öğreniyor, piyano, keman çalıyor, spor yapıyordu. Ama sonunda hepimiz gibi bir işte çalışıyordu. Mailde eleştirilen, bu kadar aktiviteye rağmen çocuğun sonuç olarak sıradan bir iş yapıyor olmasıydı.
******
İşte yaman çelişki bu ...
Türkiye'de insanlar ancak üst gelir grubuna sahipse, kişisel gelişimine katkısı olan, sanat kültür gibi aktivitelerinde bulunabiliyor, devlet tüm çocuklara bu imkanı sunmadığı için, bunları yapabilen çocuğun ve ailesinin hayattan beklentisi daha yüksek oluyor..Herkes çocuğunun mühendis, doktor olması gerektiğini düşünüyor, teknik eğitim sadece başka bir tabakanın harcı diye kabul ediliyor.
Oysa biz aileler her şeyi paraya tahvil etme dürtüsünden kurtulsak aslında resmin gerçek yönünü görebileceğiz:
Çocuklarımız spor yapmalı, resim yapmalı, satranç oynamalı, yani ilgi alanları neyse, o alanda bir aktivitede bulunmalı..
Neden mi diyorum???
İnternetin, cep telefonlarının, televizyonun, bilgisayarın, yani bizim dönemimize göre çok fazla uyarıcının olduğu bu dönemde, çocuklarımızı korumak, hayatlarına anlam kazandırmak, olumsuz uyaranlardan (uyuşturucu, kumar vb) uzaklaştırmak için onları mutlaka bir uğraşa yönlendirmeliyiz fikrimce...İnsanca yaşamak, donanımlı olmak sadece 3-5 meslek grubunun harcı olmamalı..
Yoksa ıssız adaya düşen ve dişi Cuma ile karşılaşan Robinson'un, kendinden her şeyi isteyebileceğini söyleyen Cuma'dan, onunla "ilgilenmek" yerine, sadece maillerine bakmak istemesi gibi durumlarla daha sık karşılaştığımız yeni bir nesil yetiştireceğiz diye korkuyorum...
Siz ne dersiniz???
*** Can Dostum , "Robinson ve Dişi Cuma" fıkrası için teşekkürler..
**** Irmak 'ın Babası, Asma yapraklarını çıkarıp kadınla "ilgilenmek" yerine, o asma yapraklarını çıkarıp "yaprak dolma" sarma önerisini hatırladıkça gülüyorum, on numaraydı..
Dünyayı ekran karşısından tanıdığını zannedenler yaprak sarmanın tadını ekranan alamazlar . . .
YanıtlaSilSevgili dostum az önce yazıyı okudum ve yine çok güldüm.
YanıtlaSil