Cuma günü evimize yakın bir sinemada oynamadığından taa Şişli’ye gittik filmi izlemek için. Metrobüs, metro, ciddi bir çaba harcayıp sinemaya vardık, üstelik 3D film, gözlük parası derken 3 kişi için “servet” değerinde bir para ödeyip çıktık..
Korkmayın, size filmi anlatmayacağım…Sadece kızlar hayatlarında seyrettikleri filmler arasında en çok bunu beğendiklerini söylediler. Ben geçen sene gittiğimiz Pıtırcık ‘ı daha çok beğenmiştim oysa..
Neydi bizi kalkıp taa oralara götüren ?
Evde en azından 10 tane Felaket Henry kitabı var. Bu nedenle kitapların nerdeyse tümünü okudum. Çünkü kızlar, öğretmenlerine bir kitabı okuduklarını, ancak bizden, kitapla ilgili sorulara doğru yanıt verip, imza aldıktan sonra ispatlayabiliyorlar. Soru sormak için de kitapları okumuş olmak gerekiyor tabii ki…
İki çocuğu olan bir anne olarak net olarak söyleyebilirim ki, kitapta yazılanların hiçbiri için “Aaaaa, ne kadar ilginç bu durum, bizim evde çocuklarla hiç böyle birşey başıma gelmedi.”demedim. Zira her evde aynı yaramazlıkların, kardeşler arası tartışmalarının, birbirini gammazlamanın, anneleri ve babaları ve hatta öğretmenleri kandırmaya çalışmaların yaşandığını tahmin ediyorum. Ama Francesca Simon, bizlerin yapmadığını yapmış, bu yaşadıklarını kağıda dökmüş. Aralık 2006 dan beri 60 kitabı çıkan serinin 30 tanesi dilimize çevrilmiş durumda..
******
Açıkçası kıskanıyorum, evet itiraf edeyim kıskanıyorum…
*******
Evde iki çocuk var, kitapta olağanüstü bir kurgu ve macera yok ama kitap 24 ülkede yayınlanıyor ve 15 milyon satıyor…
Türkiye’de de bir sürü çocuk yazarı var. Hatta kurgusu daha iyi olan çocuk kitapları okudum. Ama hangi çocuk kitabımız dünyaca ünlü? İlkokul 1'de okuma yazma öğreten “Ece ile Yüce”, daha büyükler için “Ökkeş” serisi ve ”Babannem Süsleniyor “ gibi birkaç kitap dışında başka Türk yazar tarafından yazılmış çocuk serisi aklıma gelmiyor.
Ama şundan eminim, dünya çapında bir seri yok, sanırım bunda mutabığız….
*******
Türkiye‘de zorunlu eğitim çağında çocuk sayısı 16 milyon, İngiltere’de 8 milyon..
********
Birçok konuda olduğu gibi gerideyiz, ülkemizde İngiltere’nin yaklaşık 2 katı çocuğumuz varken, çocuklarımıza onların kitaplarını okutuyoruz. Kitapta da marka yaratamıyoruz. Mesela Tony Bros çizgileri olmasa Felaket Henry o kadar ete kemiğe bürünemezdi bence. Ama bir de lütfen elinize bir Türk yazar tarafından yazılmış çocuk kitabı alın. Çizgilere, kurguya, kapağa bakın..Hatta bir seri, ismini vermeyeceğim, o kadar ağır bir mitolojik bilgilendirme içeriyor ki, ben 40 yaşında, 3.sayfadan sonra konsantrasyonumu yitiriyorum.
Aynı Harry Potter gibi, Felaket Henry de bir pakettir. Konusu, çizgi filmi, kitaptaki çizgileri hatta sinema filmi ile yapılmış harika bir P&R paketidir.
Biz anne babalar çocukları hala Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel, Pamuk Prenses gibi ithal eski masallarla ya da Joody Moody, Saftirik, Felaket Henry gibi yine ithal serilerle büyütelim, bir taraftan “yerli “dizilerimizi izleyerek.
Şu anda Ortadoğu ve Türki cumhuriyetlere ancak dizi ihrac etmek aklımıza geliyor..
Belki Türkiye'den çıkacak bir çocuk kitabı yazarı, kitabında Kıvanç Tatlıtuğ’a yer vermeyi akıl eder de, çocuk kitaplarımızı da bu coğrafyalara satabiliriz ne dersiniz??
Bu kitapları Türkiye'ye sokmak için talep yaratanlar kim acaba, bence buna bakmak lazım.. Dizilerimizin, filmlerimizin ortadoğu ve Türki Cumhuriyetlere pazarlanabiliyor olması, Türk sinema ve oyunculuğunun ve bunları ihraç etme kapasitesi yüksek olan kişilerin başarısı bence.. İthal serilerle çocuk büyütmek tamamen ailelerin kişisel bir tercihi bence, çocuk bunlar adı üstünde, ne verirsen onu okur.. Çevre ve arkadaşlar diyeceksiniz şimdi eminim, e çocuğumuzu sadece çevre etkisi ile büyüteceksek zaten çok daha zararlı şeylere karşı korumak için de şimdiden düşünmeye başlamak lazım.
YanıtlaSilGeçende bu kitapları da (Felaket Henry serisi) okuyan kızım bunlar yerine bana Pal Sokağı Çocukları kitabından çok etkilenmiş olarak bahsetti. "İyi" yine kendini belli ediyor, yeter ki biz çocuklarımızın bu "iyilere" ve "doğrulara" ulaşmasını sağlayalım.
YanıtlaSil