27 Ekim 2011 Perşembe

Prenses Miyim? Yoksa Gruşa mı?

Tiyatroyu hep sinemaya tercih etmişimdir.

Eskiden, yani meleklerimden önce, Ekim –Mayıs döneminde tiyatro sezonu boyunca eşimle birçok oyuna giderdik.

Ama sonra kızları yalnız bırakmamak için tiyatro keyfine ara vermek zorunda kaldık. Şimdi senede ancak bir, bazen iki oyun izleyebiliyoruz.

Dün, Azra Bebek ve Steve Jobs’tan bahsederken çok eskilere gittim.

1997 yılında seyrettiğim ve aradan geçen yıllara rağmen hiç aklımdan çıkmayan bir oyun var..

“Kafkas Tebeşir Dairesi”, o dönemde birçok başarılı rejiye imzasını atan Devlet Tiyatrosu yönetmenlerinden Yücel Erten tarafından İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenmişti.

Brecht’in bu ünlü eserini bilir misiniz ?

“Görünüşte bebeğinin üzerine titreyen, öksürdüğünde doktorları azarlayan bir prenses, kocası ayaklanmada öldürüldükten sonra sarayı terk ederken, uzun uzun hangi giysilerini yanına alacağını düşünür. Ancak çocuğunu o kargaşada sarayda unutup kaçar. Hizmetçi Gruşa çocuğu yangından kurtarır ve yanına alarak uzak köydeki kardeşinin yanına gider. Çocuğu, peşlerine düşen askerlerden kurtarmak için, kendi oğlu olduğu yalanını söyler. Aylarca bir sığınakta yaşar, nişanlı olduğu halde yaşlı bir adamla gönülsüzce evlenir.

İsyan bastırılıp başkente döndüğünde, nişanlısına gerçeği açıklar. İkisi evlenip, çocuğu evlat edinmek isterler. Ancak eski gücüne kavuşan prenses, saraya dönmesinin tek yolu olan çocuğunu geri almak için mahkemeye başvurur.

Yargıç, keskin zekası ve konuşma yeteneğiyle idamdan dönen, aç gözlü eski bir hırsızdır. Şimdi de en çok kim para verirse, ondan yana işleyen bir adaleti uygulamaktadır.Prenses parasıyla, Gruşa da sevgisiyle bu çocuğun gerçek annesi olduklarını kanıtlamak zorundadırlar.

Oyunun finalinde, çocuk ortaya tebeşirle çizilen dairenin içine bırakılır.

Kadınlar aynı anda iki kolundan çocuğu çekmeye başlarlar. Kim kendine çekerse ,oyunu o kazanacaktır.Kısa süre sonra prenses çocuğu kendine çekmeyi başarır. Yargıç Azdak, çocuğun prenseste kalması gerektiğine hükmeder.

Gruşa´nın itirazı üzerine, çekişme tekrarlanır. Yine prenses kazanır. Gruşa yenilgiyi kabul etmeyip, ağlar.

Azdak;
-Madem çocuğu bu kadar çok istiyordun, niye gücünü sonuna dek kullanmadın? diye sorar.

Gruşa´nın yanıtı:

-Çok sert çekip, kolunu mu kırsaydım? olur.

Öyle ya, kimdir anne hakikaten, doğuran, ama onu saraya geri dönebilmek için kullanan mı, seven, büyüten ve kaybetmeyi göze alarak acıtmaktan çekinen midir?

Oyunun sonunda Azdak´ın kararı, çocuğu, doğuran annesinden alıp, bakan annesine vermek olur.

*******
Bizler, çalışan anneler, çocuğumuzun ilk kelimesini duymadan, ilk adımını görmeden büyüten anneler, bizler birer prenses değil miyiz??

Ya sabahtan akşama çocuklarımızla ilgilenen yardımcılarımız ??

Onlar kim???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...