9 Kasım 2012 Cuma

Kahvaltı Güzeldir...

Uzun zamandır koşullar uygun olduğu halde hafta içi sabah kahvaltı etmiyorum. Yani tabii ki bir şeyler yiyorum, ama adına kahvaltı denmez, dolabı açıp ağzıma bir şeyler atıp geçiştiriyorum.

Dün eski bir iş arkadaşım sabah kahvaltıya davet etti beni.

Ay nasıl hoşuma gitti kahvaltı etmek.

Anladım ki insan evde yalnız olunca canı bir şey yemek istemiyormuş.

Eşliğinde muhabbet olunca, yalnız olmayınca, hafta içi de kahvaltının tadı oluyormuş.

Aynı hafta sonu gibi..

Yıllardır özlemini duyduğum, benim için hafta sonu ödülü olan bir öğündür kahvaltı.

Çalışma yıllarından kalan bir alışkanlık mı bilmem, uyandığım gibi yiyemem hiç.

Biraz zaman geçecek, afyon patlayacak, daha sonra hafta içi uyduruktan, ama hafta sonu mükellef kahvaltı.

Doktorlar günü en önemli öğünü olduğunu söylerler.


Aslında Anadolu Türkiye'sinde kahvaltı diye bir öğün yok. Yani aç kalınmıyor ama adı kahvaltı değil. Genelde çorba yapılıyor ve ortaya konan tencereden tahta kaşıklarla yeniyor. Hala Anadolu'da bu gelenek devam ediyor. Rahmetli babacığım mesela hiçbir zaman klasik kahvaltıyı sevmemiştir. 

Mustafakemalpaşa' da sabah erkenden kalkar sonra şehrin çoğunluk erkekleri gibi çorbacıya gider, işkembe, paça, kelle artık Allah ne verdiyse yerdi. Ben de çorba içmeyi sevdiğimden, bazı sabahlar annemle bana da getirir, uyandırırdı hep beraber içmemiz için..

Her neyse, kahvaltı kavramı bize saray alışkanlıklarından sirayet etmiş. Daha çayın gelmediği zamanlarda sabah kahve içilirmiş. Aç karnına kahve de pek iyi gitmediğinden, altlık olsun diye yenen bir öğünmüş kahvaltı. Gel zaman git zaman adı "kahve altı"dan kahvaltıya dönmüş.

Yani bazı lokantalarda bize yutturulan "köy kahvaltısı" denen şey aslında büyük bir yalan, bunu diyeyim..

Aranızda yurt dışına gidenler vardır. Benim yurt dışında  en fazla özlediğim öğün her zaman kahvaltı olmuştur. "Continental kahvaltı" denen saçmalık kahvaltıdan başka her şeye benzemekte bence. Biraz peynir, tatlı kurabiyeler, yiyemediğim domuz sosisi, sucuğu, oldu sana kahvaltı. Haa, bir de greyfurt suyu..

Hatta Dublin'e gittiğimde kahvaltıda sadece haşlama patates ve somon füme görünce pes dediğimi hatırlıyorum.

Yabancı filmlerde mısır gevreği ve sütten oluşan kahvaltının çok tercih edildiğini görürüz. Off,kahvaltı mı o??

Oysa bence kahvaltı şudur.

Bir kere ince belli bardakta çay olacak. Kahve, portakal suyu olmaz.

Mümkünse simit olacak. Ama pastane simidi değil, sokak simidi..

Değilse kepekli tahıllı ekmek kızaracak. Hatta apartman kızarmış ekmek kokacak ki tadı tam çıksın.

Yanında köy domatesi ya da salatalığı olacak, üzerine zeytinyağı, kekik ya da nane serpilecek. Tere, maydanoz da olursa tadından yenmez..

Yumurta ya omlet yapılacak ya da rafadan pişecek. Menemen de olur..Zeytin, bal ve tabii ki peynir olacak. Ceviz ya da fındık olan kahvaltı sofralarının keyfi de bir başkadır.

Bence Türk kahvaltısının temelinde peynir yatar. En azından 40 çeşit peynirin hüküm sürdüğü ülkemizde peynir olmadan kahvaltı etmek mümkün değildir.

Ben sevmem ama kahvaltıyı Nutella kavramıyla özdeşleştirenler vardır.
Bazı kafelerde kahvaltının yanına sıcak süt de verirler ama ben (çocuklarım duymasın) kahvaltı ile sütü özdeşleştiremiyorum. Hele de sıcak ve şekerli olursa. Iyyykk.

Bal-kaymak kavramı da birçokları için kahvaltının vazgeçilmez bir öğesidir.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir  nokta da, kahvaltılıkların buzdolabından çıktığı gibi sofraya konmamasıdır. Soğuk olunca herşeyin tadı kaçar..

Bu nedenle, eğer mümkünse yarım saat önceden çıkarın kahvaltılıkları buzdolabından. Tereyağ filan erisin ki tadı gelsin.

Anneler bilirler, doktorlar bebekler 2 yaşına gelene kadar ufalanmış ekmek içi, tereyağ, peynir, zeytin, pekmez, yumurta sarısı ve sütten oluşan bir bulamacın çocuklara kahvaltı olarak verilmesini önerirler. Bu karışımın görüntüsü ve kokusu insanı kahvaltıda 2 seneliğine soğutsa da o zorlu süreci atlatınca yeniden eskisi gibi kahvaltıyı sevebiliyorsunuz. Hayır benim şaşırdığım, bebeklerin o bulamaçtan sonra nasıl olup da komple kahvaltıdan soğumadığı ve hayattan tad almaya devam etmeleri..

Ben çocukken bazı akşamlar yemek yerine kahvaltı yapardık. O akşamlar bir ödül gibi gelirdi bana, hele çocukken sevmediğim ama şimdi deli olduğum taze fasulye gibi yemeklerden kaçışımı sağlıyorsa..

Sonuç olarak diyeceğim şudur : Yarın da hazır hafta sonu, kalkın erken, hazırlayın güzel bir kahvaltı, sevdiklerinizi uyandırın/evinize çağırın...

Kahvaltı güzeldir..Ağzınızın tadı hep yerinde olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...