12 Kasım 2012 Pazartesi

Mal Ayrılığı Prensibi

Uzun bankacılık hayatımdan bana hatıra kalan ve hayata bakışımı oluşturan enteresan olgular var.

Ne baba evinde, ne de eşimle olan evlilik ilişkimde görmediğim ama bankacılıkta tanıştığım özel bir evlilik anlayışından bahsetmek istiyorum bugün size..

"Her ne kadar hayatı paylaşsan da asla paranı paylaşma" prensibi.

50 senedir evli olduğu halde bu prensibi yaşatabilen müşterilerim oldu.

Bence aile kavramıyla ve müşterek hayat anlayışıyla taban tabana zıt bir anlayış bu.

Yani şu olur, "Çocuğun okul parasını sen öde, evin kirasını ben, bakıcıyı sen öde, temizlikçiyi ben." modeli uygulanabilir bir model olabilir.

Ama "Temizlikçiye 100 TL veriyoruz, 50 TL çık, ben masaya 50 TL bıraktım." 
uygulaması, ki  gözümün önünde birçok kez değişik versiyonları yaşanmıştır, benim uygulayabileceğim bir model olmaktan çok uzaktır. Ben bir çiftin kızlarına verilecek doğum günü hediyesi için (zorunlu kalem değil bakın, gönüllü doğum günü hediyesi) "Sen 50 USD az verdin, daha sonra benim hesabıma 50 USD yatır." diye tartıştıklarına şahit oldum.

Oldu olacak, bence bu aileler altlı üstlü 1+1 iki tane ev tutsunlar ve komşu gibi takılsınlar, hatta alışverişe çıktıklarında aldıkları zeytin peynir ve ekmeği de ikiye bölüp ayrı evlerindeki buzdolaplarına koysunlar derim.

Bence bu modeli benimseyenlerin aylık gelirlerinin bir bölümünü de kenara koysalar iyi olur. Zira bir süre sonra boşanma avukatına aktaracakları servet için hazırlıklı olsalar iyi olur zannımca.

Bu durum "bir" olamamanın ve bireyselliğin devam ettiğini gösterir.

Bu kişilerin evine gidin buzdolabını açın. Muhtemelen elma ve armutların üzerinde post it'lerde meyve sahiplerinin adı yer alabilir.

Aslında ortak yaşamlar için evli olmak da şart değildir. Üniversitede ev arkadaşları olanlar bile ortak kasadan ortak harcama yaparken, adı evli olanların bunu yapması çok çok enteresandır. Ne yani, benim bütçem o  ev arkadaşımdan daha kısıtlıysa akşam yemekte ben makarna yerken, o pirzola mı yiyecek..Mümkün mü? İnsani ortak yaşamlarda, arada hukuki anlaşma olması şart mıdır?



Haaa, yanlış anlaşılmasın, bir çok evde yaşanan şudur: Erkek tüm kazandığını kadına verir, kadın mutfak alışverişini yapar, kirayı, taksitleri öder, çocuklara ve eşine harçlık verir ve geriye bir şey artıyorsa onu da aile adına biriktirir. Buna diyecek bir şey yoktur, benim kastettiğim farklı bir şey, anladınız siz onu..

Sonuç olarak, şunu diyebiliriz, evlilikteki amaç eğer aynı evde yaşamak, aynı koltukta film izlemek, birlikte uyumak birlikte uyanmak vs. ise bütçeleri ayırmakta  bir sakınca yoktur.

Amaç, bir ömrü birlikte paylaşmak; acıyı da tatlıyı da zenginliği de fakirliği de birlikte yaşamak ise kimse bütçeleri ayırmayı gündeme bile getirmez. Kocana ya da karına karşı güven eksikliği olacaksa neden evlenir ki bir insan? Güven eksikliği diyorum çünkü sağlam bir güven üzerine kurulan evlilikte bütçelerin ayrılığı söz konusu bile olmaz, olmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...