Kuzenim bir operasyon geçirdi iki gün önce.
Uzun zamandır çok da bir araya gelemez, saatlerce sohbet edemezdik.
Hastane odası vesile oldu belki de eski günlerdeki gibi uzun söyleşilere..
Havadan sudan derken bir anda kendimizi iş konularının tam göbeğinde buluverdik.
Uzun yıllar plaza ortamında çalışmak zorunda kalan o ve ben, plaza dünyasının renkleri arasında kayboluverdik bir anda..
Sizler de çalıştıysanız bilirsiniz..
Mesela "Sizi gerekirse toplantıya çağıracağım." değil, "Sizi gerekirse toplantıya çağırıyor olacağım" demeniz lazım, aksi takdirde iyi bir plaza çalışanı olamazsınız.
Toplantı yapıyorsunuz, biri bir soru sordu ve cevabı bilmiyor musunuz?
"Burada herkesi meşgul edip toplantıyı uzatmayalım, mail üzerinden devam edelim." kalıbı çok hayatidir.
O mail gelene kadar zaten siz cevabı öğrenmiş olursunuz, böylece de konuyu bilmediğiniz ortaya çıkmaz. Yırtarsınız.
Bir şeyi "handle etmek, schedule etmek, toplantı set etmek, delete etmek, günün sonunda, outsource etmek, deadline, kick off, below the line, case, konsolide etmek, kompanse etmek, kalibrasyon" plazada yaşamanın olmazsa olmazlarıdır.
Hatta öyledir ki, doktorlar bile plaza çalışanlarına göre daha Öztürkçe konuşur.
Plazada iş yapıyorsanız, "Şu kadar para lazım" demezsiniz." Şu kadar bütçeye ihtiyacımız olduğunu öngörüyoruz." dersiniz.
"Event" yerine toplantı, "Barbekü" yerine de mangal derseniz ne kadar banal olduğunuz ortaya çıkar, siz de iyi bir plaza çalışanı olamazsınız.
Üstler altlarına emir kipinde görev vermez, "Şöyle yapalım mı?" der.
"Konu ile ilgili bir gelişme mevcut mudur?" ve "Konu ile ilgili mail'ler ektedir." kalıpları öncelikli ezberlenmesi gereken kalıplardandır.
Fakat tüm bunlara karşın "havuç" kelimesi dimdik ayaktadır ve gücünü yitirmeyecek görünmektedir.
Aslında her şeyin ama her şeyin büyük patronun cebine daha fazla para girmesi için yapılmasına rağmen bir biz edebiyatı gider plazalarda.
Sanırsınız ki tüm çalışanlar anonim şirkette büyük hissedar.
Plazalarda her gün bir sürü insan konulur toplantı yapar ama bir şey üretmez, gerçekten üreten insanlar ise makinenin bandın başında çalışan işçi, şubede çalışan bankacı, acentede çalışan sigortacı, iletişim merkezinde çalışan GSM emekçisidir.
Allah içeridekileri kurtarsın, dışarıdakilere de girmesinler diye bir engel çıkarsın inşallah derim..
Uyg.Sayg.
Lütfen gerekmedikçe çıktı almayın.
Uzun zamandır çok da bir araya gelemez, saatlerce sohbet edemezdik.
Hastane odası vesile oldu belki de eski günlerdeki gibi uzun söyleşilere..
Havadan sudan derken bir anda kendimizi iş konularının tam göbeğinde buluverdik.
Uzun yıllar plaza ortamında çalışmak zorunda kalan o ve ben, plaza dünyasının renkleri arasında kayboluverdik bir anda..
Sizler de çalıştıysanız bilirsiniz..
Mesela "Sizi gerekirse toplantıya çağıracağım." değil, "Sizi gerekirse toplantıya çağırıyor olacağım" demeniz lazım, aksi takdirde iyi bir plaza çalışanı olamazsınız.
Toplantı yapıyorsunuz, biri bir soru sordu ve cevabı bilmiyor musunuz?
"Burada herkesi meşgul edip toplantıyı uzatmayalım, mail üzerinden devam edelim." kalıbı çok hayatidir.
O mail gelene kadar zaten siz cevabı öğrenmiş olursunuz, böylece de konuyu bilmediğiniz ortaya çıkmaz. Yırtarsınız.
Bir şeyi "handle etmek, schedule etmek, toplantı set etmek, delete etmek, günün sonunda, outsource etmek, deadline, kick off, below the line, case, konsolide etmek, kompanse etmek, kalibrasyon" plazada yaşamanın olmazsa olmazlarıdır.
Hatta öyledir ki, doktorlar bile plaza çalışanlarına göre daha Öztürkçe konuşur.
Plazada iş yapıyorsanız, "Şu kadar para lazım" demezsiniz." Şu kadar bütçeye ihtiyacımız olduğunu öngörüyoruz." dersiniz.
"Event" yerine toplantı, "Barbekü" yerine de mangal derseniz ne kadar banal olduğunuz ortaya çıkar, siz de iyi bir plaza çalışanı olamazsınız.
Üstler altlarına emir kipinde görev vermez, "Şöyle yapalım mı?" der.
"Konu ile ilgili bir gelişme mevcut mudur?" ve "Konu ile ilgili mail'ler ektedir." kalıpları öncelikli ezberlenmesi gereken kalıplardandır.
Fakat tüm bunlara karşın "havuç" kelimesi dimdik ayaktadır ve gücünü yitirmeyecek görünmektedir.
Aslında her şeyin ama her şeyin büyük patronun cebine daha fazla para girmesi için yapılmasına rağmen bir biz edebiyatı gider plazalarda.
- Bizim sektördeki farkımız falan fişmekan olmamızdan geliyor.
- Bu uygulamayı ilk gerçekleştiren biziz.
- Falan dergisinin filan listesinin ilk bilmem kaçına giren tek Türk firması biziz.
Sanırsınız ki tüm çalışanlar anonim şirkette büyük hissedar.
Plazalarda her gün bir sürü insan konulur toplantı yapar ama bir şey üretmez, gerçekten üreten insanlar ise makinenin bandın başında çalışan işçi, şubede çalışan bankacı, acentede çalışan sigortacı, iletişim merkezinde çalışan GSM emekçisidir.
Allah içeridekileri kurtarsın, dışarıdakilere de girmesinler diye bir engel çıkarsın inşallah derim..
Uyg.Sayg.
Lütfen gerekmedikçe çıktı almayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder