10 Ocak 2013 Perşembe

Fizik Tedavi ve "Rehabilitasyon"

Belki yazılarımdan hatırlarsınız, bundan 6-7 ay önce ayak bileğimi burkmuştum.

Hala tam olarak iyileşmedi ve doktor bir de fizik tedavi görmemi tavsiye etti.

İstanbul'un en önemli eğitim ve araştırma hastanelerinden birine 10 günlük bir fizik tedavi kürüne gitmeye başladım.

Bugün 3. günüm.

Büyük bir ev salonu büyüklüğünde bir oda, 6-7 tane de hastane yatağı düşünün.

Her gün aynı saatte gidiyorum, benimle ilgilenen Teknisyen amca önce ayağıma ultrason yapıyor, sonra da sıcak tutması için bir aparat bağlıyor ve öylece yarım saat kadar yatıyorum.




Hergün aynı saat ve aynı teknisyen olunca da insanlar arası diyaloglar hemen başlıyor tabii.

Bilirsiniz, hayatı ve insanları hastanede, hapishanede, yatakhanede ve askerde tanırsınız derler.

***

50 yaşlarında tonton Teknisyen amca, bu sabah hep eşinden bahsetti.

15 yaşındayken evlendiği eşine duyduğu aşkı anlattı uzun uzun.

O kadın ki, ona dünyadaki en değerli iki varlığı, yani çocuklarını vermiş.
O kadın ona 32 senedir bakmış, odaya girdiğinde ayağa kalkmış, evlatlarını yetiştirmiş, evlendirmiş.

"Hala her sabah erken kalkar kahvaltımı hazırlar." dedi.

"Her sabah evden çıkarken sarılır öper, helallik alırım. Öyle ya, belki de akşam eve dönmek yok. Hayatta ondan daha fazla bana hakkı geçen bir annem var. Eşimden helallik almadan ben öte yana gidemem." dedi.

***

Yandaki yatakta benden daha genç gösteren ama benimle aynı yaşta bir bayan var.

Gözlerinin içi gülüyor hep.

16 yaşında anne olmuş. 24 yaşında bir oğlu varmış.
Oğlu engelliymiş. Detay vermedi ama aynen bebek gibi bakıma muhtaç dedi.

Yemeğini bile hala blendırdan geçirip yediriyormuş.

Eşi, çok istediğini bildiğinden onu umreye göndermeyi teklif etmiş geçenlerde.

"Benim haccım, umrem evimde." dedi. "Ben oğlumu bırakır gidersem ona kim bakar. Onu bırakıp gittiğimde o hac o umre kabul olur mu? Bence olmaz."

Hep dualarında " Rabbim onu benden sonraya koyma, yoksa ona kimse benim gibi bakmaz." diyormuş.

***

77 yaşındaki teyze, bastonla yürüyor. Ama kolunda ve boynunda inci kolyesi, üzerinde pullu taşlı bluzu eksik değil. Ben bastonunu yaşlılıktan sanmıştım önce. Oysa 28 senedir o bastonla yürüyebiliyormuş. Bizim teknisyen amcayı da bu sebeple 25 senedir tanıyormuş gide gele. Artık ana oğul gibi olmuşlar, aralarındaki sevgi gözlerinden okunuyor. Teyze ona şöyle dua ediyor. "Cennetin 8 kapısı varmış, Rabbim o 8 kapıyı da sana açsın inşallah."

***

Hayatında koltuk kavgası, iş entrikaları, daha iyi giyinmek, daha çok süslenmek, daha çok para kazanmak ve zengin koca bulmak dışında bir şey olmayıp steril hayatlar yaşayanlara bir devlet hastanesinde fizik tedavi kürü almalarını öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...