Hayatım boyunca hiçbir zaman süslü bir kadın olamadım.
İçimden gelmedi, annemden görmedim, bulunduğum çevreler, okuduğum okullar, arkadaşlarım her zaman kendini düşüncesiyle, sohbeti ve birikimiyle ifade eden insanlardan oluştu.
Haa, başkasında sever miyim, evet. Ama bir türlü kendime yakıştıramam.
Çalışma hayatında da makyaj yapmazdım, tek süsüm oje idi.
Hala da oje sürmeyi severim.
Görsel olarak, şişeleri boya kutuları rengarenktir, cezbedicidir.
Özellikle son yıllarda oje üretiminin ve tüketiminin son derece arttığını, bazı kozmetik markalarının kiosk gibi mağazalar açtığını ve bu mağazalarda en büyük standın oje olduğunu erkekler dahi farketmiştir sanırım.
Tanım olarak oje el ve ayaklara sürmek üzere üretilmiş lakedir.
Mısırlılar tırnak rengini toplumsal sınıfları birbirinden ayırmak amacıyla kullanmışlardır. Kral Akhenaton'un eşi Nefertiti'nin el ve ayak tırnaklarını yakut rengine, Kleopatra'nın ise vişne rengine boyadığı bilinmektedir. Alt sınıfları temsil eden kadınların yalnızca donuk renkleri kullanabilmelerine izin verilmiştir.
Ancak günümüzde sanırım tüm sınıf,yaş ve gelir gruplarındaki kadınların ortak paydasında oje olduğunu düşünmekteyim.
Eskiden sadece beyaz,pembe ve kırmızı oje varken, şimdi her renk, sedefli,mat, rakı gibi birçok da çeşit var.
Aynı kıyafetlerdeki gibi oje renklerinin de modası oluyor mesela.
Özellikle Chanel markası, kıyafetler gibi oje renklerinde de trend yaratmayı başarıyor. Ben de mesela uzun zamandır Chanel 505 Particuliere renginin hayranıyım.(markanın değil yanlış anlama olmasın, ben Türk markalarını tercih ediyorum.)
Yıllardan beri modası geçmeyen ve çok tercih edilen French tarzı sürüm de hemen her yaştan herkese yakışan bir model.
Sıfır numara tabir edilen renksiz oje, bozulmasın diye ele sürülen ojelerin üzerine sürüldüğü gibi, kararmasını istemediğiniz bijuteri ürünlerine, düşmesinden korktuğunuz taşlı takılara da sürülerek kendine ek bir kullanım alanı yaratmıştır. Kaçan ten renkli çoraplara, kaçmaya devam etmesin diye oje sürülmesi de ojenin yaygın ek kullanım alanlarındandır.
Ojeli ellerle yapılan yemek yemeyeni mi istersiniz, açık ayakkabıya oje sürülünce ayak parmaklarından iğrenen mi istersiniz tabii ki her türlü insan var.
Ama temiz ve bakımlı tırnaklara oje yakışıyor, ben bunu bilir bunu söylerim.
Kırmızı oje sürmenin şöyle bir sakıncası vardır. Kırmızı ojeli tırnak heryeri çizer. Mesela benim arabamın kapılarında, mutfağın kapısında, evin bazı yerlerinde kırmızı oje çizgisi görmek mümkündür.
Oje sürmek zordur, taşırmadan sürmek emek ister. Ama asıl zor olan tırnakları bozmadan kurumasını sağlamaktır. Mesela ben mutlaka ojelerimi bozarım, bu nedenle sabah işe erken gider, masamda sürerdim. Orada en azından hareketsiz durma şansınız oluyor, evde illa ki bir iş çıkıyor ve ojeleri bozuyorsunuz.
Akan soğuk suya tutmak veya dondurucu ve kurutucu oje sürmek de bir yoldur ama ben dediğim gibi mutlaka bozarım.
Ancak hemen uçlardan dökülmeye başladığı ve rengi de matlaştığı için ojenin her akşam çıkarılıp yeniden sürülmesi tavsiye edilir. Hele de kıyafetinize uygun bir renkte sürme alışkanlığınız varsa her gün sür çıkar sür çıkar, bir süre sonra adamı bayıltır.
Bayramda Selanik'e gitmiştik. Orada caddelerde gezerken kuaför görmedim ama bir sürü sadece manikür yapan ve tırnaklara resim şeklinde oje süren dükkanlarla karşılaştım. Burada var mı bilmiyorum.(marble nail art) Whoopy Goldberg'in filmde sürdüğü desenli ojeleri hatırlar mısınız?
Ojeden oluşan kalemlerle tırnaklara süsleme yapılması veya tırnaklara kalp çiçek gibi süsler yapıştırılarak üzerine oje sürülmesi de son dönemin trendlerindendir.
Dini hassasiyetleri olanlar oje konusuna temkinli yaklaşırlar. Bunun nedeni oje üzerinden abdest alınamadığı gerçeğidir. Ama Mısır'da İslami oje adında bir ürün satıldığını ve eller yıkanırken asetona gerek kalmadan ojenin akıp gittiğini okudum. Burada hiç rastlamadım ama olursa talep yüksek olacaktır tahminimce.
Ojenin de diğer kimyasal maddeler gibi zararlı olduğunu sık sık okuruz. Asıl zararlı olanın ojenin kururken etrafa yaydığı koku ve gaz olduğunu da söylemekte yarar var sanırım. Ne olursa olsun, oje kullanıcısı olurken dikkat etmekte fayda var.
Oje ile ilgili bir yazıyı Duman'ın şarkısını anmadan olmaz değil mi?
Hangi oje yakışmaz ki kız sana?
http://fizy.com/#s/1m1qmv
İçimden gelmedi, annemden görmedim, bulunduğum çevreler, okuduğum okullar, arkadaşlarım her zaman kendini düşüncesiyle, sohbeti ve birikimiyle ifade eden insanlardan oluştu.
Haa, başkasında sever miyim, evet. Ama bir türlü kendime yakıştıramam.
Çalışma hayatında da makyaj yapmazdım, tek süsüm oje idi.
Hala da oje sürmeyi severim.
Görsel olarak, şişeleri boya kutuları rengarenktir, cezbedicidir.
Özellikle son yıllarda oje üretiminin ve tüketiminin son derece arttığını, bazı kozmetik markalarının kiosk gibi mağazalar açtığını ve bu mağazalarda en büyük standın oje olduğunu erkekler dahi farketmiştir sanırım.
Tanım olarak oje el ve ayaklara sürmek üzere üretilmiş lakedir.
Mısırlılar tırnak rengini toplumsal sınıfları birbirinden ayırmak amacıyla kullanmışlardır. Kral Akhenaton'un eşi Nefertiti'nin el ve ayak tırnaklarını yakut rengine, Kleopatra'nın ise vişne rengine boyadığı bilinmektedir. Alt sınıfları temsil eden kadınların yalnızca donuk renkleri kullanabilmelerine izin verilmiştir.
Ancak günümüzde sanırım tüm sınıf,yaş ve gelir gruplarındaki kadınların ortak paydasında oje olduğunu düşünmekteyim.
Eskiden sadece beyaz,pembe ve kırmızı oje varken, şimdi her renk, sedefli,mat, rakı gibi birçok da çeşit var.
Aynı kıyafetlerdeki gibi oje renklerinin de modası oluyor mesela.
Özellikle Chanel markası, kıyafetler gibi oje renklerinde de trend yaratmayı başarıyor. Ben de mesela uzun zamandır Chanel 505 Particuliere renginin hayranıyım.(markanın değil yanlış anlama olmasın, ben Türk markalarını tercih ediyorum.)
Yıllardan beri modası geçmeyen ve çok tercih edilen French tarzı sürüm de hemen her yaştan herkese yakışan bir model.
Sıfır numara tabir edilen renksiz oje, bozulmasın diye ele sürülen ojelerin üzerine sürüldüğü gibi, kararmasını istemediğiniz bijuteri ürünlerine, düşmesinden korktuğunuz taşlı takılara da sürülerek kendine ek bir kullanım alanı yaratmıştır. Kaçan ten renkli çoraplara, kaçmaya devam etmesin diye oje sürülmesi de ojenin yaygın ek kullanım alanlarındandır.
Ojeli ellerle yapılan yemek yemeyeni mi istersiniz, açık ayakkabıya oje sürülünce ayak parmaklarından iğrenen mi istersiniz tabii ki her türlü insan var.
Ama temiz ve bakımlı tırnaklara oje yakışıyor, ben bunu bilir bunu söylerim.
Kırmızı oje sürmenin şöyle bir sakıncası vardır. Kırmızı ojeli tırnak heryeri çizer. Mesela benim arabamın kapılarında, mutfağın kapısında, evin bazı yerlerinde kırmızı oje çizgisi görmek mümkündür.
Oje sürmek zordur, taşırmadan sürmek emek ister. Ama asıl zor olan tırnakları bozmadan kurumasını sağlamaktır. Mesela ben mutlaka ojelerimi bozarım, bu nedenle sabah işe erken gider, masamda sürerdim. Orada en azından hareketsiz durma şansınız oluyor, evde illa ki bir iş çıkıyor ve ojeleri bozuyorsunuz.
Akan soğuk suya tutmak veya dondurucu ve kurutucu oje sürmek de bir yoldur ama ben dediğim gibi mutlaka bozarım.
Ancak hemen uçlardan dökülmeye başladığı ve rengi de matlaştığı için ojenin her akşam çıkarılıp yeniden sürülmesi tavsiye edilir. Hele de kıyafetinize uygun bir renkte sürme alışkanlığınız varsa her gün sür çıkar sür çıkar, bir süre sonra adamı bayıltır.
Bayramda Selanik'e gitmiştik. Orada caddelerde gezerken kuaför görmedim ama bir sürü sadece manikür yapan ve tırnaklara resim şeklinde oje süren dükkanlarla karşılaştım. Burada var mı bilmiyorum.(marble nail art) Whoopy Goldberg'in filmde sürdüğü desenli ojeleri hatırlar mısınız?
Ojeden oluşan kalemlerle tırnaklara süsleme yapılması veya tırnaklara kalp çiçek gibi süsler yapıştırılarak üzerine oje sürülmesi de son dönemin trendlerindendir.
Dini hassasiyetleri olanlar oje konusuna temkinli yaklaşırlar. Bunun nedeni oje üzerinden abdest alınamadığı gerçeğidir. Ama Mısır'da İslami oje adında bir ürün satıldığını ve eller yıkanırken asetona gerek kalmadan ojenin akıp gittiğini okudum. Burada hiç rastlamadım ama olursa talep yüksek olacaktır tahminimce.
Ojenin de diğer kimyasal maddeler gibi zararlı olduğunu sık sık okuruz. Asıl zararlı olanın ojenin kururken etrafa yaydığı koku ve gaz olduğunu da söylemekte yarar var sanırım. Ne olursa olsun, oje kullanıcısı olurken dikkat etmekte fayda var.
Oje ile ilgili bir yazıyı Duman'ın şarkısını anmadan olmaz değil mi?
Hangi oje yakışmaz ki kız sana?
http://fizy.com/#s/1m1qmv
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder