Çocuk büyütmek değişik bir deneyim, her gün yeni bir şey öğreniyor, yeni bir şey deniyorsun.
Bazılarında zorlanıyor, bazılarında zorluyorsun.
Bazılarında çocuğu zorlarken için acıyor, ama onun iyiliği için yapıyorsun.
Mutluluğunu, hayal kırıklığını görüyorsun bazen, ama sonuca ulaşınca da gurur duyuyorsun.
***
Kızların okulu dün onlara anket kağıtları dağıtmış.
Türkçenin yanlış kullanımı ve bozulmasına karşı çıkmaya yönelik hazırlanan bu anketin öğrenciler tarafından mümkün olduğunca fazla kişiye yapılması istenmiş.
Kızlar da büyük bir görev aşkıyla hemen anketleri fotokopicide çoğalttılar, onların akıllarında kişi başı 50 kişi civarında bu anketten yapabilecekleri gibi bir hedef vardı.
Bana 50 adet biraz iddialı geldi, oysa onlar emindi yapabileceklerinden.
Sonra Kadıköy'den Moda'ya doğru yola çıktık.
O yolu yürüyenler bilirler, yüzlerce dükkan ve sokaklarda yürüyen ciddi bir kalabalık vardır.
Bizimkiler yolda gördükleri dükkanlara girerek anketlerini yapmaya karar verdiler.
***
Uzun yıllar bankacılık yapmış ve ekibine kredi kartı sattırmak üzere satış planı ve stratejisi yapmış biri olarak yapacakları işin zorluğunu biliyordum.
Ekip arkadaşlarımla sabah toplantı yapar, hangi lokasyonlara gideceklerine, hangi insan grubuna erişmeleri gerektiğine, hangi insan kitlesiyle nasıl konuşacaklarına karar verdim senelerce.
Reddedilme nedenlerini, red cümlelerini, insan davranışlarını, hepsini çok iyi biliyordum. Acı tecrübeler..
Tabii ki kızlara bundan bahsetmedim.
Benim deneyimlerim genellikle olumsuzdu, ben bizim kızların neler yaşayacağını heyecanla bekliyordum.
Sonuçta yanımda 3 gün önce 12 yaşına basmış iki kişi vardı, hep steril ortamlarda yaşadılar, dükkanlara hep alıcı olarak girdiler, tanımadıkları hiçbir kimseden birşey talep etmediler.
Belki abartıyorum, ama 22-23 yaş üstü, bir çok eğitimli çocuk bu sınavdan pek kolay geçemedi çalışma hayatım döneminde. Reddedildiklerinde hayal kırıklığına uğradılar, insanlarla tanışıp konuşmaya utandılar, satamadılar, ya da yalvar yakar oldular, kendilerinden ve kişiliklerinden ödün verdiler, velhasıl zordu.
***
Sonunda bizimkiler gözlerine ayrı ayrı birer dükkan kestirdiler ve girdiler.
Ben dışarıda kapıda bekliyorum.
30 saniye sonra ikisi de yüzleri asık bir şekilde geri döndüler.
Bir tanesinin gözünden yaş akıyordu, reddedilmek hayal kırıklığına uğratmıştı.
Aslında ikisi de çok bozulmuştu, biri daha çok dışa vurdu.
En standart cevapları almışlar. Vakitleri yokmuş, şimdi müsait değillermiş, vb vb.
***
İşte gerçek hayata hoş geldiniz.
50 adedinin ne kadar yüksek bir hedef olduğunu, sırf onlar istedi diye insanların hemen evet demediklerini, insanların hayır demeye çekindikleri için binbir bahane uydurduklarını hepsini 30 saniye içinde gördüler.
Büyük bir hayat tecrübesi.
***
İkinci denemeyi yapmaya çekindiler.
Uzun uzun yürüdük. Cesaretlerini toplayamadılar. Onlarla konuşmak zorunda kaldım bir süre.
Ardından denediler. Birisi iki, diğeri bir anketle çıktılar dükkanlardan.
Hemen motivasyon arttı.
Bir sonraki dükkana girmeden önce baktım, psikolojik ve sosyolojik tespitler başlamıştı.
Mesela eczacı gibi, kırtasiyeci gibi, zeytinyağcı gibi, kitapçı gibi dil ile kültür ile ilgilenmesi daha muhtemel dükkanları seçmeye başladılar.
Dükkana girmeden önce daha sevimli yüz ifadeleri takınmaya başladılar, gülümsemeye çalıştılar.
Sonuç daha başarılı oldu.
Hedefledikleri sayının yarısına gelince, evde yapılması gereken ödevler olduğundan ve ben artık yorulup mızmızlanmaya başladığımdan eve döndük.
Haa, bir dükkanda dükkan sahibi yemek yiyormuş, "Bırak 10 dk sonra gel." dediğinden, tam eve girmeden gidip o anket de alındı.
***
Muhtemelen 3 ay kalsalar okulda öğrenemeyeceklerini öğrendiler, üzerinde düşünmedikleri konular hakkında düşünme fırsatları oldu, reddedilmeyi, ikna etmeyi, insanlardan birşey isterken sevimli olmak gerektiğini, içerideki kişinin müsait olup olmadığını kontrol etmeyi, sosyolojik ve psikolojik saptamalar yapmayı öğrendiler.
Yaptıkları anketin Türkçemiz üzerine katkısı ne kadar olacak bilemem, ama kızlarımın hayatlarının en önemli günlerinden birini yaşamaya vesile olduğundan okula teşekkürü borç bilirim.
Bazılarında zorlanıyor, bazılarında zorluyorsun.
Bazılarında çocuğu zorlarken için acıyor, ama onun iyiliği için yapıyorsun.
Mutluluğunu, hayal kırıklığını görüyorsun bazen, ama sonuca ulaşınca da gurur duyuyorsun.
***
Kızların okulu dün onlara anket kağıtları dağıtmış.
Türkçenin yanlış kullanımı ve bozulmasına karşı çıkmaya yönelik hazırlanan bu anketin öğrenciler tarafından mümkün olduğunca fazla kişiye yapılması istenmiş.
Kızlar da büyük bir görev aşkıyla hemen anketleri fotokopicide çoğalttılar, onların akıllarında kişi başı 50 kişi civarında bu anketten yapabilecekleri gibi bir hedef vardı.
Bana 50 adet biraz iddialı geldi, oysa onlar emindi yapabileceklerinden.
Sonra Kadıköy'den Moda'ya doğru yola çıktık.
O yolu yürüyenler bilirler, yüzlerce dükkan ve sokaklarda yürüyen ciddi bir kalabalık vardır.
Bizimkiler yolda gördükleri dükkanlara girerek anketlerini yapmaya karar verdiler.
***
Uzun yıllar bankacılık yapmış ve ekibine kredi kartı sattırmak üzere satış planı ve stratejisi yapmış biri olarak yapacakları işin zorluğunu biliyordum.
Ekip arkadaşlarımla sabah toplantı yapar, hangi lokasyonlara gideceklerine, hangi insan grubuna erişmeleri gerektiğine, hangi insan kitlesiyle nasıl konuşacaklarına karar verdim senelerce.
Reddedilme nedenlerini, red cümlelerini, insan davranışlarını, hepsini çok iyi biliyordum. Acı tecrübeler..
Tabii ki kızlara bundan bahsetmedim.
Benim deneyimlerim genellikle olumsuzdu, ben bizim kızların neler yaşayacağını heyecanla bekliyordum.
Sonuçta yanımda 3 gün önce 12 yaşına basmış iki kişi vardı, hep steril ortamlarda yaşadılar, dükkanlara hep alıcı olarak girdiler, tanımadıkları hiçbir kimseden birşey talep etmediler.
Belki abartıyorum, ama 22-23 yaş üstü, bir çok eğitimli çocuk bu sınavdan pek kolay geçemedi çalışma hayatım döneminde. Reddedildiklerinde hayal kırıklığına uğradılar, insanlarla tanışıp konuşmaya utandılar, satamadılar, ya da yalvar yakar oldular, kendilerinden ve kişiliklerinden ödün verdiler, velhasıl zordu.
***
Sonunda bizimkiler gözlerine ayrı ayrı birer dükkan kestirdiler ve girdiler.
Ben dışarıda kapıda bekliyorum.
30 saniye sonra ikisi de yüzleri asık bir şekilde geri döndüler.
Bir tanesinin gözünden yaş akıyordu, reddedilmek hayal kırıklığına uğratmıştı.
Aslında ikisi de çok bozulmuştu, biri daha çok dışa vurdu.
En standart cevapları almışlar. Vakitleri yokmuş, şimdi müsait değillermiş, vb vb.
***
İşte gerçek hayata hoş geldiniz.
50 adedinin ne kadar yüksek bir hedef olduğunu, sırf onlar istedi diye insanların hemen evet demediklerini, insanların hayır demeye çekindikleri için binbir bahane uydurduklarını hepsini 30 saniye içinde gördüler.
Büyük bir hayat tecrübesi.
***
İkinci denemeyi yapmaya çekindiler.
Uzun uzun yürüdük. Cesaretlerini toplayamadılar. Onlarla konuşmak zorunda kaldım bir süre.
Ardından denediler. Birisi iki, diğeri bir anketle çıktılar dükkanlardan.
Hemen motivasyon arttı.
Bir sonraki dükkana girmeden önce baktım, psikolojik ve sosyolojik tespitler başlamıştı.
Mesela eczacı gibi, kırtasiyeci gibi, zeytinyağcı gibi, kitapçı gibi dil ile kültür ile ilgilenmesi daha muhtemel dükkanları seçmeye başladılar.
Dükkana girmeden önce daha sevimli yüz ifadeleri takınmaya başladılar, gülümsemeye çalıştılar.
Sonuç daha başarılı oldu.
Hedefledikleri sayının yarısına gelince, evde yapılması gereken ödevler olduğundan ve ben artık yorulup mızmızlanmaya başladığımdan eve döndük.
Haa, bir dükkanda dükkan sahibi yemek yiyormuş, "Bırak 10 dk sonra gel." dediğinden, tam eve girmeden gidip o anket de alındı.
***
Muhtemelen 3 ay kalsalar okulda öğrenemeyeceklerini öğrendiler, üzerinde düşünmedikleri konular hakkında düşünme fırsatları oldu, reddedilmeyi, ikna etmeyi, insanlardan birşey isterken sevimli olmak gerektiğini, içerideki kişinin müsait olup olmadığını kontrol etmeyi, sosyolojik ve psikolojik saptamalar yapmayı öğrendiler.
Yaptıkları anketin Türkçemiz üzerine katkısı ne kadar olacak bilemem, ama kızlarımın hayatlarının en önemli günlerinden birini yaşamaya vesile olduğundan okula teşekkürü borç bilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder