23 Eylül 2013 Pazartesi

Kadıköy Çarşısı..

Hayatımızda bazı değişiklikler yapmaya çalışıyoruz bu dönem.

Çocukların okulunu, evimizi, semtimizi, kıtamızı..

Bu geçiş sürecinde, evimiz hazır olana kadar sağolsun annem ve teyzem evlerinin kapısını bize açtılar.

Her gün hem sabah hem akşam çocukları okula götürüp getirmek için  Kadıköy Çarşısı'nın eskisi gibi müdavimi oldum mecburen. Günde minimum 4 geçiş, az değil.

***
Üniversiteyi kazandıktan sonra annem İstanbul'a taşındı ve biz hep Kadıköy, Moda, Kızıltoprak üçgeninde yaşadık.

Üniversitede okula gitmek için vapura hep yürürdüm. Sabah da akşam da..

Daha sonra evlenince Koşuyolu'na oturduk ve Kadıköy ile hem anneden dolayı hem de  merkez olmasından dolayı bağlantım kopmadı.

Kadıköy çarşısı eskidir, hem de çok..1800 lerden kalmadır.

Ben 1989'dan beri çarşıyı bilirim, alışverişimi yaparım, yolum düşer..Hatta yolumu düşürürüm bir şekilde.

İki haftadır, yeniden buralarda yaşamaya başlayınca eski günlerin anısına saygı duymayı ama güzel yenilikleri de görmeyi kendime borç bildim.

Aslında Kadıköy'ün Tarihi Çarşısı, 18. yüzyıldan itibaren Türk ve Rum halklarının ortak yaşamlarıyla şekillenen ve hareketli temposunu hiç kaybetmeyen önemli noktalardan biri.

19. yüzyılda Ermenilerin de katılımı ile konut ve ticaret merkezi haline dönüştürülmüş, Osmanlı İmparatorluğu'nun da özgün mimari eserleriyle süslenmiş olan çarşımanavları,balıkçıları, eski kitapçıları, lokantaları, pastahaneleri ve küçük nostaljik dükkanlarının yanında, camiler, kiliseler gibi tarihi eserleri ile de tüm Kadıköylülerin vazgeçilmez bir buluşma noktası.




Eskiden yani ben bıraktığımda çarşıda Baylan, Hacı Bekir, Beyaz Fırım, Cafer Erol, kuruyemişçiler, kokoreççiler, bir iki köfteci, birkaç parfümeri, şarküteriler, balıkçılar, kitapçılar,kiliseler  ve fırınlar vardı. Hatta balıkçıların olduğu yerde yaşayan büyük bir kazı buraları bilen herkes hatırlar. Sanırım öldü, yıllardır görmüyorum. Gençlik kitabevi de gitti, Nezih oldu sanırım.

Şimdi  bunların çoğu yok.

Haa, şu anda da çok güzel, ama detaylı inceledikçe görüyorum da kabuk değişmiş.

Şu anda barlar sokağı olan yerde ilk açılan barı  hatırlarım, o zamanlar o sokak için çok radikal bir girişimdi. Şimdi o sokakta nerdeyse ev kalmadı.

Aşağıda Nevizade gibi olan balık lokantası, meyhane, fasıllı çalgılı lokantaların hiçbiri, ama hiçbiri yoktu.

Oralarda fırınlar, mantıcı, yufkacı, elektrikçi, çerçeveci gibi daha mütevazi dükkanlar vardı.

Şu anda her gün eski bir esnafın dükkan kapatması ve lokantaya dönüşmesi sürecinde Taksim, Beyoğlu bölgesinde dışarıya konan masaların engellenmesinin etkisinin olduğunu düşünüyorum. Yani başka belediyelerin kendileri için aldıkları kararların gelip Kadıköy'ü olumsuz etkilemesinden rahatsızlık duyuyorum.

Ben üniversitedeyken düşünün Çiya bile yoktu. Çiya günümüzün en önemli yöresel lokantalarından biri. Şu anda sanırım Kadıköy'de üç noktada hizmet veriyor. Her gün bahçesinde oturan bir ünlüyü görebilirsiniz Çiya'da. Gitmemiş olanlara ısrarla tavsiye edebilirim.

"Kumral Ada  Mavi Tuna'yı" okuyan herkes, daha önce bilmese de uğramıştır mutlaka Baylan'a. Kup Griye'nin tadına 1954'ten beri kaç kişi bakmıştır bilemiyorum. Orası hep efsaneydi ve efsane olarak kalacak sanırım.

Ben tatlı sevmediğimden uğrak yerlerim Mercan gibi kokoreç ve midyecilerdi. 

Halil Lahmacun. Ahh, bir de tabii ki midye dolma.

Midye Dolmaların en iyisi ise şarküterilerden alınır.

Çarşıdaki şarküteriler kadar zengin, taze ve lezzetli çeşidi olan şarküteri , hem de bu kadar fazla adette şarküteri bence başka yerde bulunamaz.

Mevsim şu anki gibi balık mevsimi ise balıkçılar çok civcivlidir.

Palamutlar dört gözle alıcılarını beklemekte mesela, isterseniz balıklarınızı alıp gidip pişirtebileceğiniz yerler de açılmış, eskiden yoktu.

Akmar Pasajı, kitapçılar ekoldür Kadıköy'de. Akmar sanırım eskisi gibi popüler değil ama yanyana ve çok katlı kitapçılarda her hafta sonu ünlü bir yazarın imza günü olur. Her zaman da doludur bu kitapçılar. Kadıköylü okumayı sever.

***
Eskiye göre ne değişmiş derseniz fiziki özelliklerden çok ziyaretçi yapısı değişmiş derim.

Eskiden benim gibi işe gelip gidenlerden ya da Anadolu yakasında oturup alışveriş yapmaya gelenlerden oluşan ziyaretçi kitlesi, artık gece eğlencesine, dersaneye gelenlerle yer değiştirmiş.

Fakat bana asıl değişik gelen şu oldu: Biliyorsunuz İstanbul'a gelen turist sayısında eskiye göre ciddi artış var. Eskiden Sultanahmet, Ayasofya, Kapalıçarşı'ya gelen turistler artık Kadıköy Çarşısına da geliyor, kokoreç, balık, lahmacun yiyor. Başlarında bayrak tutan turist rehberiyle dolaşan turist gruplarıyla karşılaşmanız işten bile değil.

İşin kötü tarafı aklınızda olmayanları görüyor, kokusunu duyuyorsunuz çarşıda gezerken. Hele de ekmek kokuları yok mu?

Yıllardır Ataköy'de fırın diye birşey görmeden yaşadım. Ekmek hamuru gerektiğinde taaa Şirinevler'e kadar yürümek zorunda kaldım.

Şimdi her akşam taze ekmek kokuları duyarak eve gelmek zor. Umarım bu geçici Kadıköy Moda süreci bana bol kilolar olarak geri dönmez.


2 yorum:

  1. E buluşalım bir gün Kadıköy ÇArşı' da o zaman. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buluşalım arkadaşım, hatta diğer ekibi de çağıralım. Sevg. Geçmiş Olsun.

      Sil

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...