16 Eylül 2013 Pazartesi

Konserve.. Konservatizim..

Birkaç gündür bilgisayarı elime alamadım.


Araya bir Mustafakemalpaşa, bir Tekirdağ gezisi bir de ufak çaplı evden eve nakliyat sıkıştırınca yazı yazmaya, yazdığım platformları yönetmeye, okuyuculardan gelen mailleri okumaya vb fırsat olmadı.

Dün akşam bilgisayarı elime aldım açtım, " Güncelleme başladı, lütfen bilgisayarı kapatmayın" yazdı. Bekledim, bekledim, bekledim, kalktım iki tur attım, bulaşık makinası boşalttım, göz kararı süt kattım, sana kek yaptım, döndüm geldim. Baktım hala bilgisayar hala güncelliyor.

Hem acelem vardı, "Off hala bitmedi." diye sıkıldım, hem de etkilendim, takdir ettim arkadaşı.

Sevgili emektar bilgisayarımın "Sadece bir haftada neler birikmiş, nerde geri kalmışım, hangi konuda kendimi tamamlamam lazım, ne yapsam da eksiklerimi gidersem, dünya değişiyor, geri kalmamam lazım,vb vb." şeklindeki duyarlı yaklaşımı beni son derece etkiledi.

Öyle ya, hiç aklım ermez, bilgisayar denen alet zaten nasıl olur da içinde o kadar program saklar, sonra o programlarda taaa uzaklarda bir güncelleme yapıldıysa hisseder, kaldırır getirir, benim kullanımıma sunar.

Makina sonuçta, aklı yok fikri yok, ama bunu akıl ediyor yapıyor.

Sonra etrafıma bakıyorum, koca koca insanlar, kimisi akil insan, kimisi anamız babamız, kimisi yöneticilerimiz, kimisi kanaat önderi ancak el kadar makinanın yaptığını yapamıyor.

Hayat değişiyor gibi klişelere girmek istemiyorum ama gerçekten değişiyor. 

Sadece teknoloik anlamda değil, koşullar değişiyor, yediğimiz içtiğimiz, okuduğumuz, oturduğumuz ev, bindiğimiz araç belki evlendiğimiz insan formatı, hepsi değişiyor.

Ama mesela kızlarımın eski okulunun müdürü, " Biz 150 yıllık ekolüz, değişmeye ihtiyacım yok, biz böyleyiz, koşulların değişimine uymayarak çocuklarınızı mağdur edebilirim. " diyebiliyor.

Aslında bu duruma tam olarak "muhafazakarlık" ya da "konservatiflik" diyoruz.

Bazı eğitim sistemleri muhafazakarlığı düstur edinir. Hatta adı üstünde müzik eğitimi veren kurumların adı "konservatuvar" dır, yani konserve haline getirendir.

Muhafazakârlık bir sağ kanat ideolojidir. Muhafazakârlığın var olan kazanımları ve değerleri korumak şeklinde bir yanı da vardır. Bu açıdan bakıldığında, herkes, solcular dahil, istedikleri toplumsal düzen gerçekleştiğinde muhafazakârlaşabilirler.

Muhafazakar görüş, zamanla edinilen kazanımların birikmiş bir bilgelik oluşturduğunu, bu nedenle bu birikmişliği değiştirmenin doğru olmadığını savunur.

Muhafazakarlık akla da önyargılı yaklaşır. Bir kişinin sadece düşünceleriyle oturmuş düzeni temelinden sarsmasına- haklı olsa dahi- karşı çıkar.

Genelde muhafazakarlık kavramıyla dindarlık kavramı birbirine karışır. Evet, din kavramı sorgulamaya ve değişime açık değildir, dolayısıyla dindar iseniz, en azından dini konularda muhafazakar olmak zorundasınızdır.

Ancak asıl acıklı olan birçok aydının, eğitimli insanın aydın geçinip eski kavramlara birçoğumuzdan daha bağlı olması yani muhafazakar olmasıdır.

Her alanda muhafazakar olmak mümkündür... Muhafazakar ateist, muhafazakar Budist, muhafazakar Hiristiyan, muhafazakar salak olmak mümkündür..

Belki de muhafazakarlığın en akılcı,mantıklı ve sağduyulu tanımlarından birisini Cemil Meriç yapmıştır.

"Ben ne sadece muhafazakarım ne de sadece yenilikçi. Bazı konuların muhafazasını isterken, bazı konularda yenilik isterim" 

Bir muhafazakarın birincil düşmanı kendi ülkesindeki aydınlar, ikinci düşmanı farklı kültüre mensup ülkedeki muhafazakarlardır.

Değişime açık olmak cesaret gerektirir, muhafazakarlar değişimden korktuklarından muhafazakardır belki de.

Bir zamanlar en büyük imparatorlukları kurup, ilimde irfanda en ileriyken, korkudan matbaanın gelmesinden, güçlerinin kaybolmasından korkarak şu anda sadece izleyici toplum olmamıza neden olanları,



Ya da 1600 lı yıllarda hesaplayıp, Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmayı becerip sürgünle cezalandırılan Hazerfen Ahmet Çelebi'yi unutmayalım derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...