Bayram tatilinde ailecek hatta anneanneler, babaanneler, teyzeler, dedeler hep beraber güzel bir Balkan turu yaptık.
Grup toplam 8 kişi olunca ve gezi de 2 araba münferit olarak yapılan bir gezi olunca konaklama önem kazandı tabii.
Bu nedenle gitmeden önce eşim booking.com'dan 5 farklı şehirde, 3 farklı ülkede 5 farklı yer ayarlamak durumunda kalmıştı.
Kaldığımız yerlerin tümünden memnun kaldık, mevzu o değil, ama tümü otel ve apart türü idi.
Geçen gün twitter'da takılırken, takipçisi olduğum Tuba Ünsal'ın airbnb.com'a baktığını ve tüm evleri kendi evi gibi hissettiğini okuyunca irkildim.
Acaba bu ne ola ki? dedim.
Amerika'ya doğum için gideceğini duymuştum, muhtemelen gidince kalmak için ev arıyordur diye düşündüm ve hızla siteye girdim.
Daha önce ev hatta oda kiralama siteleri olduğunu duymuştum. En sevdiğim romantik komedilerden biri olan "Tatil" filminde de karşılıklı birbirlerinin evini kiralayan Cameron Diaz ve Kate Winslet'in hoş hikayesinde, aslında yurt dışına gidince soğuk otel odalarında kalmaktansa, yaşanmışlık dolu ve sıcak evlerde kalmanın daha hoş olabileceğini düşünmüş ama hiç aksiyon almamıştım.
Okuduğum bir yazıyı hatırlıyorum. Orta yaşın üstünde ve dünyayı gezmeye başlayan bir çift, gezerken otelde kalmak yerine evde kalmayı tercih ediyorlardı. Gerekçeleri de çok mantıklıydı. Özellikle Avrupa ülkelerine gittiğinizde bazen soğuktan, bazen yağmurdan bazen de kardan çok kolay gezemiyorsunuz. Kalacağınız gün sayısı da kısıtlı olunca, ıslana ıslana üşüye üşüye gezmek zorunda kalıyorsunuz ve yeterince keyfini çıkaramıyorsunuz.
İşte bu çiftin söylemi şöyleydi.
Örneğin Paris'e gidiyoruz, elimizdeki bütçeyle otelde 5 gün kalıp gezmek kalmak yerine aynı bütçeyle makul bir ev kiralayıp 15 gün kalıyoruz. O sabah yorgun mu kalktık, ya da sağanak yağış mı var,evde oturup dinleniyoruz, canımızın istediği yemekleri pişiriyoruz, gezmeyi ertesi güne bırakıyoruz. Hem Paris'in tadını çıkarıyoruz, hem de evimizdeymişiz gibi gerilmeden sıkılmadan vakit geçiriyoruz.
Çok mantıklı.
Ben defalarca kış gezilerinde yüz felci geçirecek kadar üşüdüğümü, üşümekten burnumun kanadığını ama sayılı gün diye haldır haldır gezdiğimi hatırlıyorum.
Neyse fazla uzattım.
Bu site, yani airbnb.com aslında bu derde deva olabiliyor.
airbnb.com, Ağustos 2008'de San Francisco, California'da kurulan Airbnb, tüm dünyadan insanların İnternet üzerinden veya cep telefonu aracılığıyla çeşitli mekanları kaydedebileceği, keşfedebileceği ve rezerve edebileceği güvenilir bir pazar olarak kurulmuş.
Siteden İster tek gecelik bir apartman dairesi ya da bir haftalığına bir şato, ister bir aylığına bir villa arayıp kiralayabiliyorsunuz. Airbnb 33.000'den fazla şehirde ve 192 ülkede istediğiniz fiyata siz ve sizin gibi kişilere benzersiz bir seyahat deneyimi yaşama imkanı sunabiliyor.
İki ortak tarafından kurulan airbnb.com, 2007 yılında Joe ve Brian'ın San Francisco'daki çatı katında başlamış. Birbirlerini Rhose Island Tasarım Okulu'ndan tanıyan üçlü, yakın gelecekte şehirde önemli bir tasarım konferansı düzenleneceğini ancak civardaki tüm otellerin dolu olduğunu biliyorlarmış. Okulda öğrendikleri 'yaratıcılık her tür problemin çözümüdür' sloganından yola çıkarak bu organizasyona katılacak birkaç kişiye kendi mekanlarını kiralamanın yanı sıra lezzetli bir kahvaltıyla birlikte konukseverliklerini sunmaya karar vermişler.
Bu şekilde bir konaklama olanağı bulan misafirler, özgün ve unutulmaz bir deneyim kazanmak için şehri şehrin yerlisinin gözünden tanıma fırsatı elde edebiliyorlarmış. İki şişme yatak, bin dolar, üç yeni arkadaş ve şakalaşarak geçen uzun saatlerin ardından girişimciler bir fırsat görmüşler. Çok geçmeden ikili ekip, kurucu ortaklardan biri olan ana programcı Nathan Blecharcczyk'nın katılımıyla üçlü bir ekibe dönüştü. Kurucu ekibin tamamlanmasıyla birlikte üçlü, dünyadaki seyahat anlayışını değiştirmek üzere yola çıkmışlar.
Tatili, gezmeyi seviyorsanız, amacınız lüks tatil köylerinde tıkılıp kalıp kültürü, yerel yemekleri ve çevreyi görmeden hijyenik hayatlar yaşamaksa, bu siteye zahmet edip girmeyin.
Ama :
Dedemler Bulgaristan'dan gelmiş, acaba oralar nasıl yerlerdir?
Atatürk Manastır Askeri İdadisinde okumuş ve bugünlerin temellerini orada atmış, acaba nasıl bir memlekettir?
Tüm Avrupa Ohri gölünde yüzüyor, ben neden yüzmüyorum?
Selanik'te Atatürk'ün doğduğu ev açılmış, gezmeye gitsek mi?
Canım acayip Kavala kurabiyesi çekti, gidip alsak da yesek mi?
Filibe'de gezsek , camiyi, eski şehri görsek de o sırada aracımızın camını kırsalar..
gibi düşünceleriniz varsa, hem bu airbnb.com'dan rezervasyonunuzu yapın, hem de beni izlemeye devam edin.
Grup toplam 8 kişi olunca ve gezi de 2 araba münferit olarak yapılan bir gezi olunca konaklama önem kazandı tabii.
Bu nedenle gitmeden önce eşim booking.com'dan 5 farklı şehirde, 3 farklı ülkede 5 farklı yer ayarlamak durumunda kalmıştı.
Kaldığımız yerlerin tümünden memnun kaldık, mevzu o değil, ama tümü otel ve apart türü idi.
Geçen gün twitter'da takılırken, takipçisi olduğum Tuba Ünsal'ın airbnb.com'a baktığını ve tüm evleri kendi evi gibi hissettiğini okuyunca irkildim.
Acaba bu ne ola ki? dedim.
Amerika'ya doğum için gideceğini duymuştum, muhtemelen gidince kalmak için ev arıyordur diye düşündüm ve hızla siteye girdim.
Daha önce ev hatta oda kiralama siteleri olduğunu duymuştum. En sevdiğim romantik komedilerden biri olan "Tatil" filminde de karşılıklı birbirlerinin evini kiralayan Cameron Diaz ve Kate Winslet'in hoş hikayesinde, aslında yurt dışına gidince soğuk otel odalarında kalmaktansa, yaşanmışlık dolu ve sıcak evlerde kalmanın daha hoş olabileceğini düşünmüş ama hiç aksiyon almamıştım.
Okuduğum bir yazıyı hatırlıyorum. Orta yaşın üstünde ve dünyayı gezmeye başlayan bir çift, gezerken otelde kalmak yerine evde kalmayı tercih ediyorlardı. Gerekçeleri de çok mantıklıydı. Özellikle Avrupa ülkelerine gittiğinizde bazen soğuktan, bazen yağmurdan bazen de kardan çok kolay gezemiyorsunuz. Kalacağınız gün sayısı da kısıtlı olunca, ıslana ıslana üşüye üşüye gezmek zorunda kalıyorsunuz ve yeterince keyfini çıkaramıyorsunuz.
İşte bu çiftin söylemi şöyleydi.
Örneğin Paris'e gidiyoruz, elimizdeki bütçeyle otelde 5 gün kalıp gezmek kalmak yerine aynı bütçeyle makul bir ev kiralayıp 15 gün kalıyoruz. O sabah yorgun mu kalktık, ya da sağanak yağış mı var,evde oturup dinleniyoruz, canımızın istediği yemekleri pişiriyoruz, gezmeyi ertesi güne bırakıyoruz. Hem Paris'in tadını çıkarıyoruz, hem de evimizdeymişiz gibi gerilmeden sıkılmadan vakit geçiriyoruz.
Çok mantıklı.
Ben defalarca kış gezilerinde yüz felci geçirecek kadar üşüdüğümü, üşümekten burnumun kanadığını ama sayılı gün diye haldır haldır gezdiğimi hatırlıyorum.
Neyse fazla uzattım.
Bu site, yani airbnb.com aslında bu derde deva olabiliyor.
airbnb.com, Ağustos 2008'de San Francisco, California'da kurulan Airbnb, tüm dünyadan insanların İnternet üzerinden veya cep telefonu aracılığıyla çeşitli mekanları kaydedebileceği, keşfedebileceği ve rezerve edebileceği güvenilir bir pazar olarak kurulmuş.
Siteden İster tek gecelik bir apartman dairesi ya da bir haftalığına bir şato, ister bir aylığına bir villa arayıp kiralayabiliyorsunuz. Airbnb 33.000'den fazla şehirde ve 192 ülkede istediğiniz fiyata siz ve sizin gibi kişilere benzersiz bir seyahat deneyimi yaşama imkanı sunabiliyor.
İki ortak tarafından kurulan airbnb.com, 2007 yılında Joe ve Brian'ın San Francisco'daki çatı katında başlamış. Birbirlerini Rhose Island Tasarım Okulu'ndan tanıyan üçlü, yakın gelecekte şehirde önemli bir tasarım konferansı düzenleneceğini ancak civardaki tüm otellerin dolu olduğunu biliyorlarmış. Okulda öğrendikleri 'yaratıcılık her tür problemin çözümüdür' sloganından yola çıkarak bu organizasyona katılacak birkaç kişiye kendi mekanlarını kiralamanın yanı sıra lezzetli bir kahvaltıyla birlikte konukseverliklerini sunmaya karar vermişler.
Bu şekilde bir konaklama olanağı bulan misafirler, özgün ve unutulmaz bir deneyim kazanmak için şehri şehrin yerlisinin gözünden tanıma fırsatı elde edebiliyorlarmış. İki şişme yatak, bin dolar, üç yeni arkadaş ve şakalaşarak geçen uzun saatlerin ardından girişimciler bir fırsat görmüşler. Çok geçmeden ikili ekip, kurucu ortaklardan biri olan ana programcı Nathan Blecharcczyk'nın katılımıyla üçlü bir ekibe dönüştü. Kurucu ekibin tamamlanmasıyla birlikte üçlü, dünyadaki seyahat anlayışını değiştirmek üzere yola çıkmışlar.
Tatili, gezmeyi seviyorsanız, amacınız lüks tatil köylerinde tıkılıp kalıp kültürü, yerel yemekleri ve çevreyi görmeden hijyenik hayatlar yaşamaksa, bu siteye zahmet edip girmeyin.
Ama :
Dedemler Bulgaristan'dan gelmiş, acaba oralar nasıl yerlerdir?
Atatürk Manastır Askeri İdadisinde okumuş ve bugünlerin temellerini orada atmış, acaba nasıl bir memlekettir?
Tüm Avrupa Ohri gölünde yüzüyor, ben neden yüzmüyorum?
Selanik'te Atatürk'ün doğduğu ev açılmış, gezmeye gitsek mi?
Canım acayip Kavala kurabiyesi çekti, gidip alsak da yesek mi?
Filibe'de gezsek , camiyi, eski şehri görsek de o sırada aracımızın camını kırsalar..
gibi düşünceleriniz varsa, hem bu airbnb.com'dan rezervasyonunuzu yapın, hem de beni izlemeye devam edin.
Biz Edinburgh'da airbnb.com dan ayarladigimiz bir evde kaldik ve cok cck keyif aldik. En basta turist degil lokal halka karismamizi saglamis oldu bu tip bir kalis.Ilgilendigimiz ev hakkinda yapilan tavsiyeler ve geri donumleri dikkatlice okuduktan sonra evsahibi ile iletisime gectik, karsilikli icten ve samimi yazismalar sonucunda karar vermistik. Bir daha otelde zor kaliriz.
YanıtlaSilBen hala kullanma şansını bulamadım ama sizin olumlu tecrübeniz bana umut verdi. İyi geziler..Gence de enişteye de selamlar..
YanıtlaSil