Bayram tatilini biz dün bitirdik.
Tatille ve gezip gördüklerimle ilgili paylaşacaklarım olacak.
Ama önce araya acil ve keyifli bir konu girdi.
Dün akşam evde yalnız yalnız TV seyrediyordum. Zapping yaparken TRT Belgesel kanalında bilinçsizce birşeylere takıldım. O esnada program bitti ve yeni bir program başladı.
Adı Gezgin Kasap..
Önce programın ismi cezbetti beni.
Gezmeyi çok severim. Hep derim, eğer evli ve çocuklu olmasaydım gezgin olurdum diye.
E, eti de çok severim.
İkisini yani hem gezgini, hem de kasabı görünce çakıldım kaldım.
Meğer program Haziran ayında başlamış. Yani 2 aydır her hafta yayınlanan programın yaklaşık 8 bölümünü kaçırdığıma çok üzüldüm.
Dün seyrettiğim bölümde Manisa Salihli'de odun köftesi yapıyorlardı.
Durun en baştan başlayalım.
Agah Akkaya, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünde öğrenciymiş.
Aynı zamanda bir motorsiklet tutkunuymuş. Motorsiklet forumlarında ve bloglarında tanınan ve bilinen bir arkadaşımızmış.
Ama asıl ilginç özelliği 3 kuşaktır kasaplık yapan bir ailenin mensubu. Cihangir'de kasap dükkanları var. Ve işi biliyor.
2 senedir bu programa hazırlanıyorlarmış ve Haziran ayında bu ilginç formata başlamışlar.
Gezgin Kasap, bir yemek programı değil. Çünkü bu programda etin haricinde başka bir yemek yok. Ama etin her türlüsü var. Izgarası, tavası, kebabı, sinisi, şişi… Kısaca Türk mutfağında etle ilgili ne varsa Gezgin Kasap’ta ekrana geliyor.
Tatille ve gezip gördüklerimle ilgili paylaşacaklarım olacak.
Ama önce araya acil ve keyifli bir konu girdi.
Dün akşam evde yalnız yalnız TV seyrediyordum. Zapping yaparken TRT Belgesel kanalında bilinçsizce birşeylere takıldım. O esnada program bitti ve yeni bir program başladı.
Adı Gezgin Kasap..
Önce programın ismi cezbetti beni.
Gezmeyi çok severim. Hep derim, eğer evli ve çocuklu olmasaydım gezgin olurdum diye.
E, eti de çok severim.
İkisini yani hem gezgini, hem de kasabı görünce çakıldım kaldım.
Meğer program Haziran ayında başlamış. Yani 2 aydır her hafta yayınlanan programın yaklaşık 8 bölümünü kaçırdığıma çok üzüldüm.
Dün seyrettiğim bölümde Manisa Salihli'de odun köftesi yapıyorlardı.
Durun en baştan başlayalım.
Agah Akkaya, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünde öğrenciymiş.
Aynı zamanda bir motorsiklet tutkunuymuş. Motorsiklet forumlarında ve bloglarında tanınan ve bilinen bir arkadaşımızmış.
Ama asıl ilginç özelliği 3 kuşaktır kasaplık yapan bir ailenin mensubu. Cihangir'de kasap dükkanları var. Ve işi biliyor.
2 senedir bu programa hazırlanıyorlarmış ve Haziran ayında bu ilginç formata başlamışlar.
Gezgin Kasap, bir yemek programı değil. Çünkü bu programda etin haricinde başka bir yemek yok. Ama etin her türlüsü var. Izgarası, tavası, kebabı, sinisi, şişi… Kısaca Türk mutfağında etle ilgili ne varsa Gezgin Kasap’ta ekrana geliyor.
Program baba mesleği kasaplığın izini sürmek ve iyi etin bütün özelliklerini bizzat yerinde araştırmak üzerine kurulmuş. Agah aynı zamanda ızgara restaurant sahibi olduğu için iyi bir et pişiricisi. İşte bu televizyon programının formatını da bu özellikler belirlemiş. Özellikle çok detaylı çekilen motosiklet yolculuğu ve ızgara planları, izleyiciye iyi görseller sunmayı amaçlıyor ve programa belgesel özelliği de katıyor. Seyahat, yollar ve şehri tanıtan detaylarsa programa tam bir özgürlük havası veriyor.
Ben henüz bir bölüm seyredebildim dediğim gibi.
Salihli'de bölgenin yöresel köftesi olan Odun Köftesinin yapımını en ünlü köftecide izledi Agah öncelikle.
Seyretti, detayları öğrenirken kolları sıvadı, aşçı yamağı şeklinde işe elini attı. Sıradan gezginlerden farklı olarak işi bildiğinden hemen sorumluluk alarak köftenin yapımına ve hazırlanmasına devam etti.
Ardından aynı bölgede, bir kasaptan bu köftenin yapılmasında kullanılan etten satın aldı.
Sonra da motorsiklete atlayıp dağlara çıktılar.
Yardımcısıyla beraber düzeni kurdular ve lokantada öğrendikleri köfteye kendi yorumlarını ekleyerek yeniden kendi başına pişirdi.
Örneğin odun köftesine sadece et, tuz ve un koyulurken, Agah dağda kendisi pişirirken rendelenmiş patates ekledi köfteye.
Tabii ki ekrandan bakarken lezzeti anlayamıyoruz, ama çok güzel göründüğünü söylemek durumundayım.
İlk fırsatta eski bölümleri de izleyerek görgü ve bilgimi artırmayı planlıyorum.
Örneğin Edirne'de Kırkpınar döneminde birşeyler yapmışlar ve yanında da yörenin canlandırılmaya çalışılan geleneksel içeceği Hardaliye'den içmişler, şöyle bir gördüm ama detaylıca inceleyemedim.
Hayatta her zaman orjinal olmanın gerektiğini savunurum. Yani ne yapıyorsan diğerlerinden farklı bir biçimde yapmanın katkısının önemine inanırım.
İşte bu nedenle, standart dışı gezgin ve yemek programı arayanlara önemle duyurulur.
Çarşambaları yeni bölüm ve Cumartesi de tekrarı varmış. Unutmayın, TRT Belgesel'de..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder