Bir baba ile oğlu arabada yolda sohbet ede ede gidiyorlarmış. Birden trafik kazası yapmışlar, kötü bir kazaymış, baba kazada ölmüş, oğlan yaralanmış. Oğlu gözlerini hastanede açmış, içeri doktor gitmiş ve "Merhaba oğlum." demiş.
Eee, babası kazada ölmemiş miydi?
Kimdi acaba "Merhaba" diyen??
İşte Türk toplumunun ataerkil ön yargısı..
Doktor, annesi olamaz mı??
***
Bundan yıllar önce çalıştığım kurumun Yöneticilikte Motivasyon konulu bir seminerine gitmiştim.
Semineri Üstün Dökmen veriyordu. Hep televizyonda gördüğüm ve çok sevdiğim bu önemli bilim adamının, bilim adamı olmak yerine Stand Up'çı olması gerektiğine o gün karar verdim.
Her neyse..
Üstün Bey, 20 senedir sahneye çıktığını, anfi, TV, benim katıldığım gibi özel sunumlar gibi sunumlar, hayatında kimsenin onu dinlerken uyumadığını, ama en son TRT için yaptığı "Küçük Şeyler" çekiminde, en önde oturan yaşlı kadının devamlı kafası öne düşüp uyukladığını anlatıyordu.
Kadın o kadar uyuyormuş ki, en önde de oturduğundan, Üstün Bey bir türlü konsantre olamıyor.
Hatta çekime ara verildiğinde, bir şekilde kadının en önden kaldırılmasını istiyor.
Ara verildiğinde tam yer değişikliği operasyonu yapılacakken, yerinden kaldırmayı düşündüğü yaşlı kadın yanına geliyor, elini sıkıyor ve:
-Üstün Bey çok teşekkür ederim, gerçekten çok harika vakit geçiriyorum, hatta son birkaç senedir hayatımda en güzel vakit geçirdiğim anlar diyebilirim. Ben kanser hastasıyım, uzun süredir kemoterapi görüyorum, bu nedenle bütün hayatın evden hastaneye, hastaneden eve geçiyor. Bir ahbabım sizden bahsetti, çekimlerin ücretsiz olduğunu, gelirsem iyi vakit geçireceğimi söyledi, ben de geldim. Gerçekten dediği doğruymuş, bana büyük değişiklik oldu.
diyor.
Üstün Bey ise:
- Tabi, çok sevindim iyi vakit geçirdiğinize..Lütfen her hafta gelin, misafirimiz olun..Size en önde yer ayıralım.
diyor.Biraz da kendinden utanarak..
***
Ön yargı bir taraf tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek anlamında kullanılır. Ön yargı, halk arasında genellikle bir kişinin kararlarının ağırlıklı bir şekilde tek taraflı olarak ortaya çıkmasında kullanılmaktadır.
Ön yargı, bir kişi ya da olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden, önceden , peşin bir bir karara varmış olma durumudur. Toplumun küçüklükten itibaren kulağımıza fısıldadığı her kelime ve sunduğu her resim, ön yargımızın temel taşlarıdır. Ön yargı, insanların düşüncesizliğine bir kılıftır.
Her birimiz, başkalarının ön yargılı davranışlarından dolayı mağdur olmuşuzdur.
Ama muhtemelen her birimiz , ön yargılarımız nedeniyle başka insanların mağdur olmasına da yol açmışızdır.
Belki hayatımızın aşkını, belki hayatımızın işini, belki potansiyel en değerli dostlarımızı, ön yargılarımız nedeniyle detaylıca sorgulamadan ve klişelere takılarak hayatımıza hiç sokmadık ya da kısa sürede çıkardık, kim bilir?
Atalarımızın yüzyıllardır oluşturduğu düşünce ve kültür sistemini benimsemek güzel ama, aradan geçen zamanın, teknolojinin, eğitiminin, düşünce sisteminin hayatımıza kattıklarını yok sayarak yaşamak içinde bulunduğumuz dönemde bize yakışmıyor bence..
Bu önemli konuyu güzel bir hikaye ile bitirmek istiyorum.
Bir bilgeye sormuşlar:
''Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?''
"Terzimi severim", diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmış:
"Aman üstat, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?"
Bilge:
"Evet, dostlarım, ben terzimi severim. çünkü ona her gittiğimde, ölçümü yeniden alır. Diğerleri öyle değil. Bir kez hakkımda bir yargıya vardılar mı, ölünceye kadar beni hep aynı gözle görürler."
Eee, babası kazada ölmemiş miydi?
Kimdi acaba "Merhaba" diyen??
İşte Türk toplumunun ataerkil ön yargısı..
Doktor, annesi olamaz mı??
***
Bundan yıllar önce çalıştığım kurumun Yöneticilikte Motivasyon konulu bir seminerine gitmiştim.
Semineri Üstün Dökmen veriyordu. Hep televizyonda gördüğüm ve çok sevdiğim bu önemli bilim adamının, bilim adamı olmak yerine Stand Up'çı olması gerektiğine o gün karar verdim.
Her neyse..
Üstün Bey, 20 senedir sahneye çıktığını, anfi, TV, benim katıldığım gibi özel sunumlar gibi sunumlar, hayatında kimsenin onu dinlerken uyumadığını, ama en son TRT için yaptığı "Küçük Şeyler" çekiminde, en önde oturan yaşlı kadının devamlı kafası öne düşüp uyukladığını anlatıyordu.
Kadın o kadar uyuyormuş ki, en önde de oturduğundan, Üstün Bey bir türlü konsantre olamıyor.
Hatta çekime ara verildiğinde, bir şekilde kadının en önden kaldırılmasını istiyor.
Ara verildiğinde tam yer değişikliği operasyonu yapılacakken, yerinden kaldırmayı düşündüğü yaşlı kadın yanına geliyor, elini sıkıyor ve:
-Üstün Bey çok teşekkür ederim, gerçekten çok harika vakit geçiriyorum, hatta son birkaç senedir hayatımda en güzel vakit geçirdiğim anlar diyebilirim. Ben kanser hastasıyım, uzun süredir kemoterapi görüyorum, bu nedenle bütün hayatın evden hastaneye, hastaneden eve geçiyor. Bir ahbabım sizden bahsetti, çekimlerin ücretsiz olduğunu, gelirsem iyi vakit geçireceğimi söyledi, ben de geldim. Gerçekten dediği doğruymuş, bana büyük değişiklik oldu.
diyor.
Üstün Bey ise:
- Tabi, çok sevindim iyi vakit geçirdiğinize..Lütfen her hafta gelin, misafirimiz olun..Size en önde yer ayıralım.
diyor.Biraz da kendinden utanarak..
***
Ön yargı bir taraf tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek anlamında kullanılır. Ön yargı, halk arasında genellikle bir kişinin kararlarının ağırlıklı bir şekilde tek taraflı olarak ortaya çıkmasında kullanılmaktadır.
Ön yargı, bir kişi ya da olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden, önceden , peşin bir bir karara varmış olma durumudur. Toplumun küçüklükten itibaren kulağımıza fısıldadığı her kelime ve sunduğu her resim, ön yargımızın temel taşlarıdır. Ön yargı, insanların düşüncesizliğine bir kılıftır.
Her birimiz, başkalarının ön yargılı davranışlarından dolayı mağdur olmuşuzdur.
Ama muhtemelen her birimiz , ön yargılarımız nedeniyle başka insanların mağdur olmasına da yol açmışızdır.
Belki hayatımızın aşkını, belki hayatımızın işini, belki potansiyel en değerli dostlarımızı, ön yargılarımız nedeniyle detaylıca sorgulamadan ve klişelere takılarak hayatımıza hiç sokmadık ya da kısa sürede çıkardık, kim bilir?
Atalarımızın yüzyıllardır oluşturduğu düşünce ve kültür sistemini benimsemek güzel ama, aradan geçen zamanın, teknolojinin, eğitiminin, düşünce sisteminin hayatımıza kattıklarını yok sayarak yaşamak içinde bulunduğumuz dönemde bize yakışmıyor bence..
Bu önemli konuyu güzel bir hikaye ile bitirmek istiyorum.
Bir bilgeye sormuşlar:
''Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?''
"Terzimi severim", diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmış:
"Aman üstat, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?"
Bilge:
"Evet, dostlarım, ben terzimi severim. çünkü ona her gittiğimde, ölçümü yeniden alır. Diğerleri öyle değil. Bir kez hakkımda bir yargıya vardılar mı, ölünceye kadar beni hep aynı gözle görürler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder