9 Ekim 2012 Salı

Suzi'nin Kınası**..


Geçen hafta bir tanıdığın kına gecesine gittim.

Ben evlenirken kına gecesi yapmamıştım.

Şimdi düşünüyorum da,“Kısa kes, Aydın havası olsun“ tadında gereksiz olduğunu düşündüğüm bütün detayları atlamışım evlenirken.

Hem maddi koşullar sanırım o kadar uygun değildi, ama asıl o zaman kına gecesi bugünkü kadar moda değildi. (yıl 1997)Bahsettiğim dönemde kına geceleri nedense kırsal kökenli ailelerin tekelinde olan “banal” bir törendi bana göre..(itiraf.com, özeleştiri)

Eşimin deyişiyle” Boğaz”’da düğün yaptık, bir de kına gecesi mi yapacaktık.

Her neyse, bugün geriye dönüp baktığımda tüm seremonileri tek tek yapmak lazımmış diye düşünüyorum.

Bu defa kınaya gidince tüm terminolojiye hakim olmak adına detaylı bir gözlem yaptım ve işte karşınızdayım.

Kına gecesi genellikle düğünden bir gün önce yapılan, ağırlıklı olarak kadınların katıldığı sazlı sözlü bir eğlencedir.

Hem İslam hem Türk geleneğinde bulunan kına gecesi törenlerine Dede Korkut hikayelerinde de rastlanmaktadır.

Kına Türk geleneğinde adanmışlığın simgesidir. Kesilecek kurbanlara da kına yakıldığı gibi, kadın kına gecesi töreninde evliliğe adanmış olmak adına kına yakar.

Genç kızın evine son vedasıdır kına..Ayrıca iki birey olan gencin birbirine sevgili olmasıdır amaç kına törenlerinde..Evliliği kutlamak ve aslen de kutsamak içindir.

Günümüzde kına geceleri ayrılık ve hüzün gecelerinden çok, eğer düğün de yapılmadan sadece nikah olacaksa, bir eğlence gecesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Düğün törenleri kız evine bayrak asılmasıyla başlar. Düğünden bir gece önce kız evinde kına gecesi yapılır. Bu törene kadın akrabalar ve gelin kızın bekar arkadaşları katılır.

Yakılacak kına ve o gece yenecek çerezler erkek tarafı tarafından alınır.

Törenin başında ya yöresel ya da güncel şık bir elbise giyen gelin kına yakılmadan hemen önce bindallı giyer.



Sırmalarla işlenmiş bu giysinin üzerine kırmızı bir tülbent alınarak gelin kızın kafasına örtülür.

Mumlar yakılır, gümüş bir tasa kına karılır. O esnada mutlaka “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar“ adlı türkü söylenir.

O esnada gelinin ağlaması beklenir. Eğer ağlamazsa “Amma da meraklıymış evlenmeye “ diye düşünülür ve gelin kız içten içe kınanır.

Kına yakılırken gelin kız elini bir türlü açmaz. Açması için kayınvalidenin kızın avucuna altın koyması gerekmektedir. Günümüzde altın yerine ev ya da araba anahtarı konduğu da gözlemlenmektedir. Mesela işte bu aşamada neden kına gecesi yapmadım diye hayıflandığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Kusursuz bir kına gecesi için gerekli malzemeler şunlardır:

Bindallı, kırmızı tülbent, toz kına, kına tepsisi, kına sepeti, kına kesesi, gümüş tas, göbek atmak için gereken müzik CDleri, kuruyemiş, avuca koymak için ev ya da araba anahtarı ve pullu taşlı halay mendili.

Günümüzde kına geceleri pahalı gece kulüplerinde yapıldığı gibi SPA larda ya da hamamlarda da gerçekleştirilmektedir.

Osmanlı konseptli kına gecelerinin çok trend olduğunu söyleyebilirim.

Anonim bir yazarın “ekşi sözlük”te dediği gibi, kına gecesi, bir grup ergin kadının eğlenmeye mi, üzülmeye mi geldiklerini kendilerinin de bilemedikleri, bu garip durum karşısında elde mum gezdirmek suretiyle ellerine kına yaktıkları, sürekli oynadıkları, bunun yanında ağlamayı da ihmal etmedikleri müsamere çeşididir.



Amacın çarpıcı bir kına gecesi ya da Boğaz’da düğün olmadığı, mutluluk ve huzur dolu evlilikler dileğiyle..

**Cem Yılmaz'ın "Sanırsın Suzi'nin Kınası Var" repliğinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...