23 Ekim 2012 Salı

Son Yemek...

Araya yaz tatili girip herkes bir yerlere dağılınca uzun zamandan beri aile yemeği yapamamıştık.

Geçen Cumartesi sonunda kuzenimde toplandık.

Sonradan farkettik, aslında bayram yemeği gibi de oldu. Bir tek eşim yurt dışında olduğundan katılamadı, gitmeden bana vekalet verdiğinden sorun çıkmadı diyebilirim.

Bir büyükler sohbet edip bebekle ilgilenirken ve homini gırtlak götürürken, benim kızlardan biriyle 2.5 yaş küçük olan kuzeni, ellerinde I Pad ortadan yok oldular.

Bilgisayarda oyun oynamalarından hoşlanmıyorum ancak yanlarına gittiğimizde oyun  oynamadıklarını ve çok ilginç bir konuda araştırma yaptıklarını gördük.

Kuzenimin mutfağında, yemek temalı olması bakımından bir yemek resmi vardı.

Bu, aslında Leonardo da Vinci'nin en ünlü resimlerinden biri olan "Son Yemek" in güzel bir reprodüksiyonuydu.

Bu resim Da Vinci'nin Mona Lisa'dan sonra en ünlü resmidir.

Ben de bir kez ne vesileyle bilmiyorum, sanırım bir yerde denk gelince, kızlara son yemeğin ne olduğunu ve resmin hikayesinin Hristiyanlık inanışındaki önemini anlatmıştım. O masadakilerden yani 12 havariden birinin sonradan Hz. İsa'ya ihanet ettiğini ve yemeğin ertesi günü Hz İsa'nın çarmıha gerilerek öldürüldüğünü söylemiştim.

Bizim kız, artık ablalık mı desem, bilgiçlik ya da ukalalık mı bilmiyorum, kuzenine bu hikayeyi anlatmış.

Ardından da interneti açmışlar, hain olan havarinin resimdekilerden hangisi olabileceğini araştırıyorlarmış.




Keşke interneti hep böyle verimli amaçlar için kullansalar.

***
Tam da bu olaydan bir gün önce, kuzenimin verdiği bir kitabı okuyordum.
Kitap Girişimcilik ile ilgiliydi.

Apple'ın kuruluş aşamasında orada çalışan, sonradan ayrılıp risk sermayesi şirketi kuran bir iş adamı tarafından yazılan kitapta, birçok ilgi çekici ve faydalı öneri var. Tavsiye ederim.(Girişimcinin El Kitabı-Guy Kawasaki-MediaCat)

Okurken şöyle bir bölüme denk geldim.

"İşinizi kurarken herşeyi ama herşeyi siz yapın. Kuruluş aşaması işin en kritik aşamasıdır. Bu bölümde danışmanlara, yardımcılara yer yoktur. Düzeni siz oturtun. Şirkete kahve fincanlarını bile siz seçin. İlerde işler oturup da iş büyümeye başlayınca tabii ki ekibinize delegasyon yapacak ya da outsource hizmet alacaksınız. Ama başlangıç önemlidir. Düşünsenize, Da Vinci Son Yemek tablosunu yaparken 12 havari, İsa ve Meryem'e odaklanıp, masanın çizimini başkasına bıraksaydı, o resim "Son Yemek" olabilir miydi?"

Süper..

Çocuklar "Son Yemek" ile ilgili araştırma yaparken direkt bu okuduğum aklıma geldi. 

Aslında bu cümleyi sadece iş kurmak için değil, hayatın her aşamasına uygulamaya karar verdim.

Düşünsenize, evimizde çocuklarımıza başkası bakıyor, evimizi başkası temizliyor, saçımızı kuaför yapıyor, kıyafetler kuru temizlemeye gidiyor, bazılarımızın şoförü ve sekreteri var.

E, o zaman bu hayatı kim yaşıyor?

Detaylara hakim olmadan yaşadığımız hayatların ne kadarı bizim?

Evde yardımcım olduğu dönemde aradığım şeyi, ki çoğu kritik eşyalar, arayıp bulamadığımı, hafta sonu gecenin bir saatinde ya da sabahın köründe ablayı arayıp sormak zorunda kaldığımı çok iyi hatırlıyorum.

İlk taşındığımda evimi bile kendim yerleştiremedim, annem, kayınvalidem, teyzem, abla evin düzenini oturttular, ne kadar ironik değil mi?

O ev benim evim mi şimdi?

Diyeceğim şu:

Hayatımızın direksiyonunu biz elimize alalım. Başkasının kurduğu hayatları yaşamakta ısrarcı olmayalım. Belki de o hayatlar da bizim hayatlarımız değildir ne dersiniz?

4 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. reprodüksyon derken?? sanat koleksiyonumun en değerli parçası hakkında doğru konuş :P bu arada senin ablama aldığın tabloya da el koydum :) salonumuzun baş köşesine astım..

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...