Ev kadını olmanın gereklerinden biri de anladığım kadarıyla sabah kuşağında kadın programlarını seyretmek.
Daha çalıştığım dönemde evde olduğum izinli günlerimde bu konuya çalışmış, kadın programlarını izlemeye yeltenmiş ama başarılı olamamıştım.
Bu nedenle evde olmaya başlayınca bu konuda girişimde bile bulunmadım.
Zira Saba Tümer'den nefret ediyorum, Müge Anlı'ya dayanmak mümkün değil, bir tek Melek belki izlenebilir ama onda da tarif edemediğim ama hoşuma gitmeyen birşeyler var. Sanırım formatta bir sıkıntı var ama tam olarak nedir bilemiyorum.
Benim sabah değil ama öğlen saatlerinde bir favorim var.
Derya Baykal..
Kendisini ilk masalcı teyze günlerinden biliyorum.
Daha sonra Ferhan Şensoy ile yaptığı evlilikten.
Yoğun çalışma hayatı ve gün boyu evde olmama gibi nedenlerle sahalardan çok koptuğumdan, yıllarca kendisinden haber alamadım.
Ancak işten ayrıldıktan sonra televizyon seyretme fırsatım doğdu ama programı daha yeni farkettim.
Derya Baykal Martha Stewart programından esinlenerek Türk televizyonculuğunda bir eksiği tamamlamaktadır.
Benim daha üniversiteye gittiğim yıllarda, televizyonda bir örgü dikiş nakış programı vardı ve seyrederdim, ne de olsa Mustafakemalpaşa kızıyız, tığ şiş ile büyüdük ve hem severim yapmayı hem de elimden gelir.
Sonra dediğim gibi iş hayatı nedeniyle bir 18 yıl yeşil ekran dönemi var.
Ama sanırım bu esnada Derya Baykal Deryalı Günler, Derya Gibi adlı farklı kanallarda farklı programlarda varlığını sürdürmüş.
Ben de programı keşfedince eğer evdeysem seyretmeye çalışıyorum.
Çıkış noktası olarak çok güzel bir program. Ortalama Türk kadınına, gün gezmek, pasta börek yapmak, altın gününe gitmek ya da konken oynamak yerine üretken olmayı empoze ediyor.
Evdeki artık ürünlerin değerlendirilmesinin altın çiziyor.
Her gün farklı bir yemek hocası farklı yemek tarifleri veriyor. Bunun yanısıra kadınların ihtiyaç duyduğu her konuda uzmanlar geliyor, bir gün SGK uzmanı, bir gün doktor, bir gün psikolog, bir gün güzellik uzmanı gibi değişik kişiler uzman oldukları alanlar hakkında bilgi veriyor.
Uzmanlar sayesinde evinde kapalı kalan fazla sosyalleşme imkanı olmayan kadınları eğitmeye çalışıyor.
Aslında çok eskiden bu tarz bir program vardı. Güler Erkan diye bir hanımefendi sunardı. Sanırım enstitü mezunuydu, yaptıkları da çok çok güzeldi. Ama o kadar içi geçmiş sunuyordu ki, programı seyredemeden uyuya kalıyordum. Ancak Derya Baykal tiyatrocu kişiliği ve eğitimiyle kah şarkı söylüyor, kah drama yapıyor, kah plastik havuzda kıyafetleriyle yüzüyor..( fenomen videolar var you tube'da, merak edenler izlesinler derim.)
Evdeki atık ürünleri değerlendirmesine değerlendiriyor da bazen de işin suyunu çıkarmıyor değil. Atık ürün değerlendireceğim diye evde hiç bir zaman ihtiyaç duyulmayacak bambaşka bir ürün elde ediyor bazen. Her yaptığını yapsak bu eşyaları koymak için futbol sahası büyüklüğünde arazi kiralamak gerekiyor gibi geliyor bazen.
Programda "Haydi Stüdyoya "diye bir bölüm var. Bu bölümde Anadolu'nun dört bir yanından hayat mücadelesini el işleri yaparak kazanan kadınlar konuk ediliyor. Hem yaptıkları ilginç elişi örnekleri paylaşılıyor hem de tanınarak bu sayede yeni siparişler almaları ve hayatlarını daha kolay idame etmelerine ön ayak olunuyor.
Kanser olduktan sonra depresyonunu bu yolla yenen mi dersiniz, kocasının SSK borcunu el işleri satarak ödeyen mi, çevresinde el işleri yapan kadınları organize ederek dükkan açan mı.. Çok değişik hikayeler var katılanlarda.. Ve çok değişik elişi örnekleri de görüyorum, bazen yapılanları hemen denemek istiyorum.
Programda ona Sibel Yüksel diye bir hanımefendi var. Bence programın asıl yıldızı odur. Evet Derya Hanım günde en az 3-4 saat internetten araştırma yaptığını ve çok emek verdiğini söylüyor. Katılıyorum. Dünyanın dört bir tarafındaki internet sitelerine bakıyor ve yapılan ilginç projeleri ortaya çıkarıyor. Ancak bulduklarını hemen Sibel Hanıma pas ediyor. Artık dantel mi, örgü mü, çiçek mi, boyama mı, kek çırpıcısından patates konan askıya mı, artık bulunan proje neyse, Sibel Hanım yemiyor içmiyor gece gündüz çalışıp o modeli ortaya çıkarıyor. Kaç ilmek örülecek, hoop Sibel Hanım buluyor, boyası Tahtakale'den mi alınacak, hoop Sibel Hanım alıyor, silikonla tişörte taş mı yapıştırılacak, hoop Sibel Hanım yapıştırıyor.
Derya Hanım bazen konukları dinlerken öyle boş bakıyor ki, hiç bir şey anlamıyormuş gibi geliyor, ya da yorgunluk ya da yoğunluktan canlı yayında kopuyor bazen.
Sibel Hanım olmasa o program olmaz mümkün değil.
Ben öyle algılamıyorum ama internetten bakılırsa Derya Hanım ekibine çok kötü davranıyor, egosu çok yüksek, her şeyi ben bilirim havalarında olduğu gibi şeyler yazılıyor. Gelen kalp cerrahına zorla börek sardırdığı, her gelen yeni proje fikrine burun kıvırıp " Ben bunu zaten yapmıştım" dediği konuşuluyor.
Açıkçası ben söylenenlere katılmıyorum, daha kaliteli ve üretime yönelik program yapabilene de hodri meydan diyorum. Soğuk nevale ve sevimsiz Martha Steward ile karşılaştıranlara da rehabilite olabilmeleri için bir yumak bitinceye kadar "hanım dilendi bey beğendi" örme seansı öneriyorum.
Not : "Hanım Dilendi Bey Beğendi" tığ ile yapılan bir örnektir. Kalan ve artık ipliklerden örüldüğü için bu ismin koyulduğunu düşünüyorum.
Daha çalıştığım dönemde evde olduğum izinli günlerimde bu konuya çalışmış, kadın programlarını izlemeye yeltenmiş ama başarılı olamamıştım.
Bu nedenle evde olmaya başlayınca bu konuda girişimde bile bulunmadım.
Zira Saba Tümer'den nefret ediyorum, Müge Anlı'ya dayanmak mümkün değil, bir tek Melek belki izlenebilir ama onda da tarif edemediğim ama hoşuma gitmeyen birşeyler var. Sanırım formatta bir sıkıntı var ama tam olarak nedir bilemiyorum.
Benim sabah değil ama öğlen saatlerinde bir favorim var.
Derya Baykal..
Kendisini ilk masalcı teyze günlerinden biliyorum.
Daha sonra Ferhan Şensoy ile yaptığı evlilikten.
Yoğun çalışma hayatı ve gün boyu evde olmama gibi nedenlerle sahalardan çok koptuğumdan, yıllarca kendisinden haber alamadım.
Ancak işten ayrıldıktan sonra televizyon seyretme fırsatım doğdu ama programı daha yeni farkettim.
Derya Baykal Martha Stewart programından esinlenerek Türk televizyonculuğunda bir eksiği tamamlamaktadır.
Benim daha üniversiteye gittiğim yıllarda, televizyonda bir örgü dikiş nakış programı vardı ve seyrederdim, ne de olsa Mustafakemalpaşa kızıyız, tığ şiş ile büyüdük ve hem severim yapmayı hem de elimden gelir.
Sonra dediğim gibi iş hayatı nedeniyle bir 18 yıl yeşil ekran dönemi var.
Ama sanırım bu esnada Derya Baykal Deryalı Günler, Derya Gibi adlı farklı kanallarda farklı programlarda varlığını sürdürmüş.
Ben de programı keşfedince eğer evdeysem seyretmeye çalışıyorum.
Çıkış noktası olarak çok güzel bir program. Ortalama Türk kadınına, gün gezmek, pasta börek yapmak, altın gününe gitmek ya da konken oynamak yerine üretken olmayı empoze ediyor.
Evdeki artık ürünlerin değerlendirilmesinin altın çiziyor.
Her gün farklı bir yemek hocası farklı yemek tarifleri veriyor. Bunun yanısıra kadınların ihtiyaç duyduğu her konuda uzmanlar geliyor, bir gün SGK uzmanı, bir gün doktor, bir gün psikolog, bir gün güzellik uzmanı gibi değişik kişiler uzman oldukları alanlar hakkında bilgi veriyor.
Uzmanlar sayesinde evinde kapalı kalan fazla sosyalleşme imkanı olmayan kadınları eğitmeye çalışıyor.
Aslında çok eskiden bu tarz bir program vardı. Güler Erkan diye bir hanımefendi sunardı. Sanırım enstitü mezunuydu, yaptıkları da çok çok güzeldi. Ama o kadar içi geçmiş sunuyordu ki, programı seyredemeden uyuya kalıyordum. Ancak Derya Baykal tiyatrocu kişiliği ve eğitimiyle kah şarkı söylüyor, kah drama yapıyor, kah plastik havuzda kıyafetleriyle yüzüyor..( fenomen videolar var you tube'da, merak edenler izlesinler derim.)
Evdeki atık ürünleri değerlendirmesine değerlendiriyor da bazen de işin suyunu çıkarmıyor değil. Atık ürün değerlendireceğim diye evde hiç bir zaman ihtiyaç duyulmayacak bambaşka bir ürün elde ediyor bazen. Her yaptığını yapsak bu eşyaları koymak için futbol sahası büyüklüğünde arazi kiralamak gerekiyor gibi geliyor bazen.
Programda "Haydi Stüdyoya "diye bir bölüm var. Bu bölümde Anadolu'nun dört bir yanından hayat mücadelesini el işleri yaparak kazanan kadınlar konuk ediliyor. Hem yaptıkları ilginç elişi örnekleri paylaşılıyor hem de tanınarak bu sayede yeni siparişler almaları ve hayatlarını daha kolay idame etmelerine ön ayak olunuyor.
Kanser olduktan sonra depresyonunu bu yolla yenen mi dersiniz, kocasının SSK borcunu el işleri satarak ödeyen mi, çevresinde el işleri yapan kadınları organize ederek dükkan açan mı.. Çok değişik hikayeler var katılanlarda.. Ve çok değişik elişi örnekleri de görüyorum, bazen yapılanları hemen denemek istiyorum.
Programda ona Sibel Yüksel diye bir hanımefendi var. Bence programın asıl yıldızı odur. Evet Derya Hanım günde en az 3-4 saat internetten araştırma yaptığını ve çok emek verdiğini söylüyor. Katılıyorum. Dünyanın dört bir tarafındaki internet sitelerine bakıyor ve yapılan ilginç projeleri ortaya çıkarıyor. Ancak bulduklarını hemen Sibel Hanıma pas ediyor. Artık dantel mi, örgü mü, çiçek mi, boyama mı, kek çırpıcısından patates konan askıya mı, artık bulunan proje neyse, Sibel Hanım yemiyor içmiyor gece gündüz çalışıp o modeli ortaya çıkarıyor. Kaç ilmek örülecek, hoop Sibel Hanım buluyor, boyası Tahtakale'den mi alınacak, hoop Sibel Hanım alıyor, silikonla tişörte taş mı yapıştırılacak, hoop Sibel Hanım yapıştırıyor.
Derya Hanım bazen konukları dinlerken öyle boş bakıyor ki, hiç bir şey anlamıyormuş gibi geliyor, ya da yorgunluk ya da yoğunluktan canlı yayında kopuyor bazen.
Sibel Hanım olmasa o program olmaz mümkün değil.
Ben öyle algılamıyorum ama internetten bakılırsa Derya Hanım ekibine çok kötü davranıyor, egosu çok yüksek, her şeyi ben bilirim havalarında olduğu gibi şeyler yazılıyor. Gelen kalp cerrahına zorla börek sardırdığı, her gelen yeni proje fikrine burun kıvırıp " Ben bunu zaten yapmıştım" dediği konuşuluyor.
Açıkçası ben söylenenlere katılmıyorum, daha kaliteli ve üretime yönelik program yapabilene de hodri meydan diyorum. Soğuk nevale ve sevimsiz Martha Steward ile karşılaştıranlara da rehabilite olabilmeleri için bir yumak bitinceye kadar "hanım dilendi bey beğendi" örme seansı öneriyorum.
Not : "Hanım Dilendi Bey Beğendi" tığ ile yapılan bir örnektir. Kalan ve artık ipliklerden örüldüğü için bu ismin koyulduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder