7 Şubat 2012 Salı

Çaresiz Değilsiniz, Çare Sizsiniz...

Bazen kendime sinir oluyorum.

Ele veriyorum talkını, kendim yutuyorum salkımı..

Yani arkadaşlarıma, eşime, anneme, her zaman Pollyannacılık oynuyorum, oynamayanları uyarıyorum, bu arada genelde de hayatımdan memnun bir insanımdır ve şükretmeyi bilirim, ama bu sabah gerçekten farklı uyandım.

Gece eşimin ve kızımın etkisiyle uykusuz kaldım, sabah her gün muntazaman çalan telefon alarmı, çaldı ama sesi çıkmadı, akşamdan misafirim için hazırlamak üzere makinaya koyduğum ekmek, makina bozulduğu için pişmedi ve çöpe attım vb vb.

Sonuç olarak sabah yataktan burnumdan duman çıkarak kalktım. Hatta eşimi ve çocukları yolladıktan sonra şöyle bir ağız tadıyla oturup ağlasam da rahatlasam dedim ama kısmet değilmiş..

Neyse, sonra depresyon, bunalım, iç sıkıntısı gibi kelimeleri aklımdan geçirirken, birden aklıma bir önceki yöneticim geldi.

Onun anlatmayı pek sevdiği bir konu vardı.

"Öğrenilmiş çaresizlik."
 
1975 yılında Seligman adlı araştırmacı, depresyonu “öğrenilmiş çaresizlik” modeli ile açıklamıştır. Birinci aşamada, köpeğe çok sayıda elektrik şoku verilir ve hayvanın bundan kaçması engellenir. İkinci aşamada hayvana elektrik şoku verilir ancak kaçması engellenmez. Bu aşamada köpeğin elektrik şokundan kaçması beklendiği halde hayvanın kaçma ve kurtulma davranışı göstermediği gözlenir. Sonuç şudur: ilk aşamada elektrik şokunu denetleyemeyen ve kaçamayan hayvan çaresiz olduğunu öğrenmiştir. Bu çaresizliğini kabul ettiği için de ikinci aşamada kaçma ve kurtulma davranışı göstermemiş, şoka  boyun eğmiştir.



Eski müdürümün hep örnek olarak anlattığı  hikaye de  şuydu :

Pirenin ne kadar zıpladığını ölçerler ve 50 cm zıpladığını görürler. Pireyi yüksekliği 30 cm olan cam kavanoza koyarlar. Kavanozun ağzını kapatırlar. Kavanozun altından ısıtırlar. Pire kap ısındıkça zıplar ve zıpladıkça kapağa çarpar. Bir süre sonra pire kapağa çarpmamak için 29 cm sıçrar, düşer. Ama kapağa çarpmaz. Pire bunu alışkanlık haline getirdikten sonra kavanozun kapağını açarlar. Pire hala 29 cm sıçramaya devam etmektedir.

Konuyla ilgili ünlü bir örnek hikaye daha vardır :

Araştırmacılar bir köpekbalığını oda büyüklüğündeki bir cam bölmeye koyarlar. Cam bölmenin diğer tarafında da balıklar vardır. Köpekbalığı ne tarafa gitse cam bölmeye çarpar. Bir süre sonra cam bölmeye çarpmamayı öğrenir. Çünkü ne kadar uğraştıysa da diğer taraftaki balıklara ulaşmaz.  Bunun üzerine cam bölmeyi çıkarırlar. Köpekbalığı oralı bile olmaz. Kendisinin sadece o bölme alanına kadar yüzebileceğini sanar.

Benimse konuyla ilgili en beğendiğim ve en etkilendiğim örnek hikaye şudur:

Bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece su sesler duyulabiliyormuş:

"Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!" Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.


Sonunda, kurbağaların bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış.  Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

***

Kişisel değişim, kendi durumumuzun, mutluluk ve başarımızın başka birisi veya dış bir güçten değil bizden ve tercihlerimizden kaynaklandığının farkında olmayı gerektirir.

Çünkü bilmeliyiz ki, kendimizi değiştirebiliriz, yeni seçimler yapabiliriz, değerler sistemimizi yenileyebiliriz.  Daha iyi hissetmek için bizi mutsuz eden kişilerden, olaylardan, mekanlardan uzaklaşma hakkımızı kullanabiliriz.  Diğerleri bazı şeyleri dayatabilirler ancak bir şeyi yapıp yapmama kararı ve o kararı uygulamak bizim irademiz altındadır. Sorumluluk almaya başladıkça başkalarını daha az suçlayacak, başkalarını daha az suçladıkça daha az öfkelenecek, daha az öfkelendikçe de gücümüzü değişim ve mutlu olmak için harcayacağız.

İnsanın yapabileceği bazı şeyleri yapamayacağına inanması, bir işi yapmaya teşebbüs ederken cesaretinin kırılması, kişinin başarısız olmasına neden olur. Kendine güvenini yitirdiği için de gelecekte de o işi başaramaz.

Necip Fazıl Kısakürek ne demiş??

(bkz : başlık)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...