24 Şubat 2012 Cuma

Hayat Devam Ediyor..(Life Goes On)

Aslında konu yeni bir konu değil ama her dem güncel..

Benim yaşdaşlarım sanırım benimle mutabıktır, ailelerimiz bizi okuturken hedefleri, iyi bir iş yerinde işi bir maaşlı bir iş bulmamızı sağlamak, hayatlarımızı güvence altına almaktı. Hele bir de doktor, öğretmen, asker, polis filan olduysak ailelerimizden  mutlusu yoktu.

Hatta bilirsiniz, ülkemizde memura kız vermek, işadamına kız vermekten her zaman daha itibarlı görülmüştür. Kız istemeye gelene "Oğlumuz ne iş yapar ?" diye sorulur, eğer memursa kız verilir, ama eğer genç internet emlakçısı ya da internet arkeoloğu ise uzun uzun düşünülür.

Öyle ya, sabit gelir, sigorta, belki lojman olanağı, yakacak yardımı filan, memurluktan kıyak iş var mıdır?


Ama biliyorsunuz, dünya değişiyor..Üniversite eğitimini tamamlamadan okulu bırakıp, dünyanın en önemli girişimcileri arasına girenler var. Aslında daha önce bu konuya değinmiştim. Ama çok önemli bir konu olduğundan yeniden üzerinden geçmek istiyorum.

http://hayatinkendisibu.blogspot.com/2011/12/dropbox-ve-mit.html
Geçtiğimiz günlerde bir bakanın konuyla ilgili bir sempozyumda verdiği bir demecini okuyunca, açıkçası umutla doldum.

Girişimciliğin anayasası yazılacakmış.
Tüm bakanlıkların bütçesine 2013 yılından itibaren AR-GE ödeneği koymak zorunlu olacakmış.
Firmalara danışmanlık hizmetinden tutun da, ürünün fikir aşamasından pazara ulaşmasına kadar her etapta politika araçları geliştirilecekmiş.


Sanırım Google, Facebook, Twitter gibi konseptlerden yola çıkılarak, tekno girişimci gençlere 100.000 TL hibe yardımı yapılmasına karar verilmiş. Prototipini ortaya çıkarmış ve ürünü ticarileşebilecek hale getirenlere 500.000 TL daha hibe verilecekmiş.

Kararların tümü çok güzel..Ama sanırım belirli bir zümreye hitap ediyor. Daha çok tekno girişimciler destekleniyor gibi bir mesaj aldım ama yanılıyor olabilirim.
Beni bu haberde en çok etkileyen şu oldu:Girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılabilmesi için ilköğretimden başlayıp doktora düzeyine kadar girişimcilik dersleri verilecekmiş. Bu eğitimlerin bir kısmı sertifikalı olacakmış.
***
Eskiden bir dizi vardı. Adı Life Goes On (hayat devam ediyor ) idi. Çok sevdiğim “Life goes on “adlı parça da  bu dizinin müziğiydi. (Beatles’ın parçası)

Birbirine düşkün bir Amerikalı ailesi. Olaylar  Down sendromlu bir abi ve çok akıllı ve zekasıyla okulda popüler olan kız kardeşinin etrafında geçiyor.
Aile büyümüş ama engelli, okuyamayan oğullarına evde boş boş oturmasın, kendi ayaklarının üzerinde dursun diye, küçük bir kafe açmıştı. Biliyorsunuz Down lılar ne yazık ki 30 lu yaşlardan fazla yaşamıyorlar. Ama aile buna rağmen, çocuklarının iş kurmasına ön ayak olmuş ve onu yüreklendirmişti. Engelli çocuklarını sisteme, yani hayatın çarkına sokabilmek için, onu üretken kılabilmek için  tüm birikmişlerini harcamıştı.

Düşünün, etrafımızda bırakın engelli olmayı, çok zeki, akıllı, iyi eğitimli ve her türlü imkana sahipken, üretici olmak yerine tüketici olmayı seçen ev kadınları ya da mirasyedi /tembel erkekler var.
Bu nasıl bir milli servet ziyanlığıdır bilemiyorum. Sağlık , eğitim, zeka  bence paradan daha büyük bir servet.. 


Çocuklarımızın ve kendimizin yaratıcılıklarını destekleyelim, ufuklarını /ufkumuzu açalım. Yapmakta olduğumuz işe, oturduğumuz masadan bakmaya devam etmek yerine, kalkıp tam karşıdan bakmak bile işimize /hayatımıza yeni bir bakış açısı katmaya yetecektir.
Yarın sabah uyandığımızda, mevcut işimize/ yeni işimize, hayatımıza, çocuklarımıza yeni bir değer ekleyebilmek, hayatın her boyutunda yaratıcı /girişimci   olabilmek dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...