Aslında gazetede konuya
rastlayalı çok oldu ama yazmak için kısmet
bugüneymiş.
Hep konuşuyoruz ya, yaşama
amacımız iyi bir okul bitirip, iyi bir iş bulup, iyi para kazanıp, iyi
giyinmek, iyi evlerde oturmak biliyorsunuz.
İşte bu kişilerden biri..John
Wood.
35 yaşlarındayken, Microsoft’ta
çalışıyormuş.
1991’de işe başladığı
Microsoft’ta, Asya ve Avustralya’dan
sorumlu pazarlama direktörlüğüne kadar yükselmiş. Gayet iyi ve prestijli
işinden kazandığı paralarla istediği yerde istediği tatili yapıyormuş.
Ama 1998 yılında çıktığı tatil
onun bütün hayatını değiştirmiş. Tatilde bir Himalaya köyüne trekking’e gitmiş.
Orda bir öğretmenle tanışmış ve öğretmenin davetiyle köyde 450 çocuğun okuduğu
okula gitmiş.
Okulda onu çok şaşırtan bir şey olmuş.
Okulda o kadar az kitap varmış ki, sadece 20 tane, öğretmenler bu kitapları
kilit altında saklıyorlarmış. Okul müdürü John Wood’un şaşkınlığını görünce, ona
“Beyefendi, belki bir gün kitaplarla bizi tekrar ziyaret eder ve
sevindirirsiniz” demiş.
John Wood kendi kendine söz vermiş ve sonrasında bir yıl boyunca hazırlık yapmış.
Nepal’ e ikinci kez tatil için değil, yanındaki 3000 kitabı ulaştırmak için
gelmiş. Çocukların sevincini görünce ağlamaya başlamış ve işyerine dönünce
istifa ederek, hayatını çocukların eğitimine adamış.
John Wood
2001’de iki arkadaşıyla ‘Room to Read’ (Okuma Odaları) adlı kar amacı gütmeyen
bir kuruluş açmış. ‘Room to Read’in amacı, yeryüzünün neresinde olursa olsun
kütüphanesi bulunmayan okullarda çocuklar için ‘okuma odaları’ kurmakmış. (Çok
şaşıracaksınız, Türkiye’de bir benzerini benim programlarını eleştirdiğim Müge
Anlı yapıyor. Kendisini kutlamak gerek.) Ne yazık ki sadece kütüphane kurmak yetmemiş. Kütüphanelere
çocukların okuyabileceği kitaplar koymak gerekmiş.
John Wood
bunun üzerine bir de yayınevi kurmaya karar vermiş. Garhwali, Xhosa, Lao, Tharu, Bundeli,
Tsonga gibi ismini bile duymadığımız dillerde kitaplar basmış. Bununla da
yetinmemiş, kız öğrencilerin eğitim için büyük güçlüklerle karşılaştığını görünce, yoksulluktan okuyamayan
13 bin 500 kız çocuğuna maddi destek sağlamış.
Benim kendi adıma, okuyunca kendimden utandığım
bir hikaye..
Evet, benim 35 yaşında işimi gücümü bırakıp,
hayatımın sonuna kadar kendimi hayır işlerine adayabileceğim bir birikimim yok. Ama bu olaydan aldığım mesaj, "Herşeyi maddiyatla ölçmemek lazım, herkes birşeyler yapabilir, bazen bir kişinin
bile dünyayı değiştirebilir." yönünde. Ayrıca bu organizasyonu General Elektrik mükemmeliyeti ve Rahibe Teresa şefkatiyle yaptığını ifade ettiğini de iletmek isterim.
Bazen o kadar kaderci
davranıyoruz ki, sanki her şey bitmiş, her şeyi kabul etmek zorundaymışız
gibi..Oysa hepinizin bildiği denizyıldızı hikayesinde olduğu gibi, sadece bir tanesini denize
yetiştirebilsek ve onu kurtarsak, en azından bir denizyıldızının hayatı kurtulmuş olacak, belki o denizyıldızı ileride dünyayı değiştirecek.
Etrafınıza bakın lütfen, kurtarabileceğiniz en
azından bir deniz yıldızı dahi yok mu??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder