Bahar geliyor sanırım.
Güneş yüzünü göstermeye
başladı. Hala tam iyileşemedim, haftasonu gezecek tozacak enerji bulamadım, bu sene kış uzun sürdü, evde olmaktan, karanlıktan
, üşümekten sıkıldım.
Bugün oturup hayal ettim. 23
senelik İstanbul’lu olarak, ”Güzel bir günde neler yapılır?” diye düşündüm kendi kendime. Hayali bile güzel..
Hadi başlayalım.
Yıllarca oturduğum Üsküdar’da, önce Fethi Paşa Korusuna gider, köprü manzarasını seyreder, ardından Paşalimanı
Kafe’de elimi denize sokarak çayımı içerim. Beylerbeyi Camii meydanında midye
tavamı yer, oradan Üsküdar’a dönüp vapura biner, Eminönü, Beşiktaş ya da Karaköy’e geçerdim. Kızkulesi’ni,
Sarayburnu’nu doyasıya seyrederdim. Hele gün batımına yakınsa Topkapı Sarayı’nın, Ayasofya'nın üzerinden batan güneşe bakar, hayallere dalardım. Mümkünse bir bardak
çay içer, vapura binerken yanıma aldığım bayat ekmek kırıntılarını martılara
atardım.
Karaköy’de gemiden inip Tünel’e
yürürdüm. Tünel’e biner, yukarıya çıkardım. İstiklal Caddesi’nde boylu boyunca
yürür, ya Şampiyon’da kokoreç, ya Bursa Kebapçısı'nda İskender yerdim. Kitapçılara
girer, kitaplara bakar, en trendy müziğin ne olduğunu anlamaya çalışırdım. Eşim
yanımda olursa İnci’ye gider profiterol yerdik.(aslında ben yemem ama eşime eşlik ederim) Yanımızda kızlar
yoksa sinemaya gitmek de fena olmazdı hani.
Gezi Parkı'nın yanında kıyıda
köşede kalmış bir çay bahçesi vardır. Çalışma hayatının 10 senesini Elmadağ’da
geçiren ben, o çay bahçesinden Boğaz'ı seyretmeyi, öğlen yemeğinde aperatif bir
şeyler alıp, orada manzaraya karşı atıştırmayı hep çok sevmişimdir.
Beşiktaş’a yıllarca vapurla gittim, geldim. İşe,
üniversiteye..
Beşiktaş’tan Ortaköy’e yürümek gerekir. Yıldız Parkı
kapısından yukarı çıkıp Yahya Efendi Dergahı’na uğramak. Şehrin bu kadar
göbeğinde bu sessizlik, bu dinginlik, bu huzur sizi şaşırtacak. Haaa giderken,
yanınızda kedi maması götürmeyi unutmayın..
Eğer Karaköy vapuruna değil de,
Eminönü vapuruna bindiysem de , tramvaya binip Sultanahmet’e giderdim. Her
gittiğimde mutlaka Yerebatan Sarayı, Sultanahmet Köftecisi'nde köfte, Ayasofya
‘da taşa parmağımı sokup dilek dileme gibi standart ritüelleri mutlaka yapıp,
ardından doğru Kapalıçarşı..(Mutlaka Müze Kart alın, kartınızla, zamanınız da
varsa, Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı, İslam Eserleri Müzesi, birçok yer daha
gezme şansınız olur.)Sultanahmet’te son dönemde beliren rengarenk butik
otellerle dolu dar sokaklarda gezmek de bana çok keyif veriyor.
Bir şey almasam da çok keyiflidir
Kapalıçarşı. İstanbul’a dışarıdan gelen tüm misafirlerimle mutlaka giderim. Oranın
tarihi dokusunu ve nem kokusunu her zaman AVM lere tercih ederim.(AVM lerden
nefret ediyorum.)
Haliç’i de unutmamak
lazım. Dilerseniz Eyüp Sultan, Patrikhane, Piyer Loti, dilerseniz de
Sütlüce, Rahmi Koç Müzesi, Santral İstanbul, Miniatürk.. Ama ne olursa olsun,
uykuluk yemek şart. Bayılırım, olsa da yesek..
Uzun uzun vaktiniz varsa,
dilenci vapuruna binip kavaklara gidebilirsiniz. Ya da Garipçe’ye ..Anadolu
Feneri’ni, Poyrazköy’e balık yemeğe gitmeyi de unutmamak lazım.
Demem odur ki, İstanbul’da
gidecek yer, yapılacak şey çok..
Yeter ki atalım üzerimizdeki kış
toprağını ..Ne kadar özlemişim ben baharı meğer..Haftasonu olsa da gezsek..
İstanbul'u hiç sevmem ama ööle bi anlatmışsın ki, canım çekti valla...:))
YanıtlaSilArkadaşım, geldin de gezdirmedik mi? Yaptıklarımız yapacaklarımızın delili değil midir?
Silben bunları da eklemek isterim ;
YanıtlaSilAdalar(özellikle heybeliada ve burgazada), kadıköy çarşı, moda, fenerbahçe parkı, kalamış, caddebostan sahil(dalyan-bostancı arası), yakacık(istanbul'un balkonu)...
Tamam hafta sonu olsun gez ama gezerken kuzenler de çağırılsa, onlara yemekler ısmarlansa, beraber eğlenilse fena mı olur? Özledik walla :)
YanıtlaSilKuzenler, haftasonu siz güzergah seçin , beraberce o güzergahta gezelim.Dönüşte de , hazır anneler yokken , evlerine gidip balık yapıp kokutalım derim..
YanıtlaSilbana uyar yenge
YanıtlaSilYenge derken ??
SilSpring has come. Colors spreading all around.
YanıtlaSil