22 Haziran 2012 Cuma

Aşure, Aşura, Ashura..


Birkaç gündür Datça’da annemin yanındayım. Burası bir devremülk. Annem yaklaşık 20 senedir her yıl geliyor, bu nedenle çok fazla eşi dostu var.

Geçen hafta kandildi biliyorsunuz. İnsanımız her yerde insan, tatil yeri deniz güneş dememişler, kalkıp aşure yapıp kandilde birbirlerine aşure dağıtmışlar.

***
Bundan birkaç sene önce eşimin işyerindeki arkadaşlarıyla Garaj İstanbul’da bir izlenceye gitmiştik.

Tiyatro diyemiyorum, müzik gösterisi diyemiyorum, adını ne koyacağımı bilemiyorum.
Adı “aşura “ idi.

***
Kızlar doğduğundan beri yani 10 senedir, evimizde Muharrem ayında mutlaka pişen bir şeydir aşure. Daha önce hiç pişmezdi. Ama kızlar doğunca herkes “Kızı olan aşure yapmalı, yoksa kızların bereketsiz olur “ deyince, biz de her sene yapmaya başladık.

Hiç üzerinde düşündünüz mü?

Nedir aşure?


Hepimiz en basit haliyle aşureyi Nuh Tufanında, elde kalan tüm yiyecek artıklarıyla pişirilen tatlı yiyecek diye hatırlar ve biliriz değil mi?
Ama aslında bu yiyecek tüm inanışlarda yerini alan özel bir yiyecek.

Aşure, (Aşura) Arapça'da  10 manasına gelen "aşara" kelimesinden türemiştir. Sözcüğün Sami diller  arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Sevgili Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişi hicri 61'de Muharrem'in onuncu gününde, Kerbela'da Yezid'in ordusunca katledilmiştir.
Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanılan dini açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;
Hz.Adem'in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi,
Hz İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi,
Hz Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması, 
Hz İbrahim'in ateşte yanmaması, 
Hz Yakup'un oğlu Hz Yusuf'a kavuşması, 
Hz Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi,
Hz Musa'nın Kızıldeniz'den geçip halkını Firavun'dan kurtarması,
Hz Yunus'un balığın karnından çıkması,
Hz İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesidir.
Size az önce bahsettiğim ve yıllar önce gittiğim Aşura izlencesinin hikayesi ise şöyle :

Oyunun yaratıcıları “Ashura”’yı , yüzlerce yıldır Anadolu topraklarında “homojen” bir toplum yaratma adına zorunlu göçe maruz kalan ve oradan oraya savrulan insanların dillerini ve dinleri olarak tanımlıyor. Bu insanların göç yollarında, 12 dilde söylediği 25 şarkı da oyunda yer alıyor.
Ashura'nın müzikli kumpanyası,göçe zorlanan bütün insanların dilinde türküler, öyküler, anlar getiriyor sahneye: Türkçe, Arapça, Ermenice, Lazca, Yunanca, Rumca, Süryanice, Kürtçe, Pontus, Sefarad dilinde türküler, ilahiler ve ağıtlar yakılıyor.
"Bizim ashura" diyorlar, "yüzlerce yıldır yok edilen 'ötekiler' için yazılan bir taziye. Yüzlerce yılda oluşan sözlü bir miras ile resmi tarih bilgisinin müzik-tiyatro tanımı içinde yeniden sorgulanması."
Bana sorarsanız , çok beğendiğim bir gösteri olmadı, bence bu günde üzülecek kadar sevinilecek de çok güzel olaylar gerçekleşmiş. Düşünsenize, Nuh Tufanı bitmeseydi bizler olmayacaktık. Ya da Hz Musa ‘nın mucizesi gibi olaylar bu güne denk gelmiş.
Aslında hayat da böyle değil mi zaten , bardağa neresinden baktığınıza göre değişmiyor mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...