30 Haziran 2012 Cumartesi

Bavul Hazırlamayı "Ben Bilmem Beyim Bilir"


Geçen hafta Twitter’ da takipçisi olduğum Mirgün Cabas ‘ın bir Tweet’ini gördüm. Ünlü çanta markası Louis Vuitton‘un bavul hazırlama tekniği ile ilgili yayınladığı bir bilgilendirme yazısını içeriyordu.

Bundan yıllar önce, işten ayrıldığım için şu an itibarıyla yüzyıllar önce bir eğitime gitmiştim. Sunum becerilerini içeren bir eğitimdi. Bizden tam 10 dakika sürecek bir sunum istemişlerdi.Ben en hakim olduğum ikiz annesi olmak konusunu seçmiştim.

Sınıfta bavul hazırlama konusunu seçen bir arkadaş vardı ve bana konu olarak çok ilginç gelmişti, taa ki eşim bu konunun sunumlarda kullanılan en klasik konulardan biri olduğunu söyleyene kadar.

Bugün tatilin son günü. Bu nedenle bavul konusu trendy bir konu benim için. İki kız ve ben, toplam 3 kişi, çamaşır makinesi olmayan bir eve 10 günlüğüne tatile, üstelik kontrol mekanizması olan baba motifi olmaksızın gidince, işin suyu çıkıvermiş.

Bunu gelirken değil de dönerken anlamam ayrı bir safdillik ama neyse o konuya hiç girmeyelim.

Eşimin her zaman dediği ve her zaman da haklı çıktığı gibi dünya kadar eşya almışız. Kaldığımız yerin otel olmaması ve banyo havlusunun dahi götürülmesi gerekliliği belki bir ihtimal bahane olarak kabule edilebilir ancak yine de dönerken eşyaların bir türlü bavula sığmak istememesi ile bana geldiler.

Hatta uçağa binerken bir an ağırlık hakkımızı aşacağız diye endişelendim ama neyse endişem boşunaymış.

Arkadaşımın kızıyla Dalaman’da buluşup bir anda 3 çocuk sahibi olunca bagaj hakkımız artıverdi.

Hangi konuya gelmek istediğimi merak ediyorsunuz sanırım.

Tatil eğer deniz kıyısındaysa günün yaklaşık 10 saati mayo, şort ve tişört ile geçiyor. Hatta pareo ile. Buradan yola çıkarak 10 günlük bir tatil için 5 tişört, 3 şort, bir terlik ve 5-6 iç çamaşırı gerekirken, 10 tişort, 8 elbise, 36 kilot, 78 fanila, sayısız  ve bir kütüphane kitapla yola çıkarsanız çantalar tatili keyif değil eziyet haline getiren bir unsur oluveriyor.



Yaşarken ihtiyaç duyduklarımız eşyaların bize hizmet etmesi gerekirken, farkında olmadan biz insanlar eşyalarımızın, sahip olduklarımızın kölesi oluyoruz.

Yıllar önce bir arkadaşımın çok sevdiği üniversite hocasıyla ilgili bir hikaye dinlemiştim.

Bu hoca, 1 haftalık tatile çıkarken üstüne bir tişört, altına bir şort geçirir, akşamları bunları elinde yıkarmış. Tatilden döneceği son gün, en yakındaki bir dükkandan yeni bir şort ve tişört alır, eskileri çöpe atar ve hayatına devam edermiş.

Eeee, işte adam boşuna öğretim üyesi olmamış, herkese öğreteceği bir şeyleri var.

Ya da bir Türk kadını olarak çok klasik bir şekilde yazımı kapatayım.

”Ben bilmem beyim bilir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...