8 Temmuz 2012 Pazar

Kıtır Ekmekli Omlet


Kızlar birkaç gündür köyde, babaanne ve dedelerinin yanındalar.

Eşim de bu sabah, arkadaşlarıyla birlikte tekneyle Prens Adalarına gitti, geceleyin de gelmeyecek, "Eşlerini, çocuklarını bırakıp eğlenmeye giden erkeği Allah çarpar" dedim ama, dinlemedi, Allah hepsinin sonlarını hayır etsin.

En son aynı ekip aynı tekneyle Tirilye’ye gitmişlerdi, geldiğinde eşimi tanımayamadım. Zira bulantı ve kusma nedeniyle eve geldiğinde Jim Carrey’in The Musk filmindeki yeşil rengi gibiydi.

Neyse mevzu bu değil, çocuklar ve eşim yok ve evde yalnızım.

Çok keyifli.

Bütün sene çocuklar, iş arkadaşları, müşteriler, çok kalabalık bir hayattan sonra iyi geldi.

Sabah erken kalkıp eşimi geçirdikten sonra blogumla ilgili yapmam gereken birkaç şey vardı, onlarla ilgilendim, yazmakta olduğum çocuk kitabına biraz baktım, bilgisayarı kapattım çünkü  yazamadım, kitap okudum, duş aldım, yani canım ne isterse onu yaptım.

Öğlen oldu.

Karnım acıktı, buzdolabına baktım, Allah’a şükür birkaç çeşit yemek var. Ama canım hiçbirini yemek istemedi. Hava yaz ve sıcak, insanın tencere yemeği yiyesi gelmiyor, ya da sorun bende..

Yazmaya başlayınca kelimelerin kendi kendine gelmeye başlaması gibi, yemek düşünmeye başlayınca da sanki 40 yıldır her gün yaptığım bir yemekmişçesine, aklıma bir tarif düştü, hiç oyalanmadan kalktım mutfağa gittim.

Bu aralar yaratıcılık yanımı geliştirmek için kendime her fırsatı tanıyorum, bunu da aynı proje kapsamında değerlendirdim. 

Dün akşam teyzemin verdiği ruşeymli ve doğal hali bile çok lezzetli olan ekmekten bir dilim aldım ve ufaladım. Kırıntılar haline gelince bir tavaya koydum. Eşimin Gökçeada’dan hediye getirdiği doğal zeytinyağından üzerine az biraz ekledim, ateşi yaktım ve kızartmak demeyelim ama, kavurdum. Amaç kıtır kıtır olmalarını sağlamaktı.

Kıtır kıtır olunca yakmadan altını kapattım.

Bir kasede 2 yumurta, kekik, pul biber, karabiber, kimyon ve tuzu çırptım. Elde ettiğim karşımı, tavanın altını yakarak kıtır ekmeklerin üzerine ekledim.

Çok çabuk pişti, sanırım zaten tava sıcak olduğundan.

Hemen bir servis tabağına aldım, yanına da bir fincan çay, süper oldu.

Keyifle mideye indirdikten sonra, meraktan gerçekten bu tip tarif var mı diye internetten baktım.

İnternette bunu andıran tarifler var, bayat ekmek kullanılmış, bayat ekmekler rondodan geçirilmiş, içine peynir, sosis, zeytin, süt ve sucuk da eklenmiş.

Yani bu kadar çeşitli ve lezzetli malzeme eklendikten sonra güzel olmaması zaten imkansız, kendine güvenen, benimki gibi mütevazi malzemelerle o eşsiz tadı yakalasın bakalım..

Sonuçta karnım doydu, ama bu yemek projesi  hayattan bambaşka bir ders çıkarmamı sağladı.

Yaratıcı olmak hiç de kolay bir şey değil, etrafta senden daha akıllı, senden daha önce düşünmüş, hatta senden daha önce denemiş insanlar mutlaka var.

Daha çok düşünmeli, daha detaylı araştırmalısın ki ilk sen olasın, ilk sen yapasın.Ya da yapılanı daha iyi yapasın.

Not : Bu aralar yeni bir iş fikri üretebilmek için yaratıcılığımı zorlamaya çalıştığım çok mu belli oluyor?

2 yorum:

  1. arada kafa dinlemeye ve canımız ne çekerse yapıp yemeye hakkımız var...siz de bu hakkı iyi kullanmışsınız.sizi izlemeye aldım.bende beklerim efendim.sevgiyle kalınız...

    YanıtlaSil
  2. İlginiz için teşekkür ederim, ben internet olmasa aç kalacak kadar yemek yapmayı bilmem, ama tarif olunca da cesurumdur, herşeyi denerim, sitenizden çok faydalanacağınızdan eminim.Sevgiler..

    YanıtlaSil

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...