21 Kasım 2011 Pazartesi

İşkembe ve Zırhlı Kurt

Bu hafta sonu dün de bahsettiğim gibi kızlar için özel bir hafta sonuydu.
Hayatlarında ilk kez (yazın gidip babaannede köyde, anneannede Datça’da kalmalarını saymıyorum, onlar aile içi geziler çünkü) bizden ayrı, tek başlarına gezmeye gittiler. Okul ile bir gece yatılı Ankara gezisi...

Konumuz şu :”Çocuklar evde olmayınca hafta sonu eşle yalnız nasıl geçirilir ?” O kadar alışmışız ki onlara endeksli yaşamaya, kursa, doğum gününe, alışverişe  taşımaya, evde onlar ödev yaparken  onlara yemek yetiştirmeye,   evde  olmadıkları zaman sudan çıkmış balık gibi oluveriyoruz.

Sanki kızlar olmadan önce 5 senelik evli olan biz değilmişiz gibi “şimdi biz ne yapacağız” moduna giren eşim ve benden bahsediyorum.

Cumartesi  sabah saat 6 da onları otobüse bindirdik ve yolladık, eve dönerken çok uykumuz var tabii, sabah 5 de kalktık çünkü. Ama ben hemen kurtlanmaya başladım .

-Doğru eve mi gidiyoruz? Olmaz, dışarıda kahvaltı edelim..
-Sabah bu saatte açık bir yer bulamayız, zaten  uykum var .
-Hani bana Fatih’te arkadaşlarınla gittiğin bir çorbacıdan bahsetmiştin, işkembeciden. Ona gidelim.
-Ufff, peki. (eşim işkembe içmez bu arada,ama sağolsun beni kırmadı..)
Ardından eve gidip biraz dinlendik, kalkıp arkadaşların çocuklarının yaş gününe katıldık, ben uzun zamandır planladığım dişçi işini hallettim, eşim bir iş toplantısı yaptı, ben geçen hafta ziyaret edemediğim anneme gittim ve böylece akşam oluverdi.

Çocukların yokluğunda hemen bir gece aktivitesi yapmalıydık. Yoksa kendimi affedemezdim. İnternetten baktım ve birkaç tiyatro oyunu buldum. Hem anneme fiziken en yakını, hem konusu en ilginç olanı, hem de 4 kişi bilet fiyatı toplamı 1 özel tiyatro biletine eşit olan Üsküdar Belediye Tiyatrosu’nda bir oyunda karar kıldık.

Oyundan daha sonra ayrıca bahsetmeyi düşünüyorum, sadece şimdilik adını vereyim “Zırhlı Kurt “ (Neredeyse her semtte  olan, üstelik bu kadar da uygun fiyata sanat sunan  belediye ve devlet tiyatrolarını destekleyelim.)

Oyundan çıktık, saat 11 oldu, sabah erken kalkmıştık, gözümden uyku akıyordu. Annem evine çaya çağırdı, uykum var diyerek reddettim. (Hakikaten de çok vardı,sabah 5’ te kalkmıştık.) Eve doğru yola çıktık, tam evimize gelmek üzereyken ben yine dayanamadım. Sanki bir şeyler kaçıyordu, ellerimin arasından kayıp gidiyordu. Son dakika manevrasıyla zorla kendimi sahile götürttüm, sahilde yürüyüş  yaptık, genç aşıklar gibi gezip üşüdük, ohhh, artık gönül rahatlığıyla eve dönebilirdik.(bu kısmı annem duymasın)

24 saatin 19 saatini ayakta geçirmeyi başarmış, 40 yaş kategorisindeki üstelik küçük çocuklu  insanlar için yeterince dolu dolu yaşamıştık.

Bizim durum , “Görmemişin hafta sonu olmuş “ klasmanında  mi değerlendirilir acaba, ne dersiniz?

1 yorum:

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...