Hamileyken yapmanın yasak olduğu şeyler vardır.
Birisi sucuk yiyememek. Bu bana gerçekten acı veren bir şeydi. Doğum yapınca yerim sanıyordum ama emzirirken de yasak olduğunu öğrenince yıkılmıştım.
Aslında krema yemek de yasaktı ama pasta olayı beni çok ilgilendirmediğinden bunu geçiyorum.
Saç boyamanın yasak olduğunu duyunca 9 ay boyamadım.
Hamileliğin son aylarında farkettim ki ben bayağı bayağı beyaz saçlı bir kadınmışım.
Meğer ben saçımı her ay zevk için değil, beyazlarımı kapamak için boyuyormuşum da farkında değilmişim.
Saç boyatmak kadınların bir çoğunun yaptığı bir operasyondur. Her ay hem bir sürü parasını, ama asıl önemlisi vaktini kadınlar kuaförde geçirir.
Önce renk seçimi yapılır. Hatta kadınlar kafası bozulunca gidip saçının rengini değiştirir.
Eğer açık renk bir seçim yaptıysanız oryal ile saçın rengi açılır, sonra istenen rengin yakalanması için boya yapılır, dip boyası tüm boya bilmemne derken saatler geçer. Sonra saç yıkanır, kurutulur, fön filan da çekilir, bir bakmışsınız sabah girdiğiniz kuaförden akşam çıkmışsınız, hem de servet bırakmışsınız.
Dönem dönem belli saç renkleri moda olur ve tüm kadınların saçı otomatikman aynı renge dönmeye başlar. Mesela geçtiğimiz yıllarda tüm kadınlar ve genç kızlarda mutlak surette sarı gölge vardı ki hala etkisini kısmen sürdürmektedir.
Doğal saçı veya teni ne renk olursa olsun, herkes saç rengini aynı renk yapınca ten uyumsuzluğu sorunu tavana vurabilir.
Kaşlar, saçlar, ten hiçbir renk birbirine uymaz ve iğrenç bir görüntü oluşur.
Eğer orijinal saç rengi mesela siyahken saçlar sayıya boyandıysa, bir hafta sonra alttan siyah siyah saçlar sırıtmaya başlar.
Ertesi gün hem cinsinizden duyacağınız ilk laf şudur:
"Dibin gelmiş."
Yani dip boyasının yapılma zamanı gelmiş demektir.
Terminolojik olarak dip boyası saçın tümünün boyanmadan, sadece dipteki saçların, yani alttan alttan çıkan saçların, diğer saçların rengine döndürülmesi çalışmasıdır.
Ayda bir yetmez, en geç onbeş günde bir yapılması gerekir.
Saçlarınızda gölge ya da balyaj varsa, saçınıza dip boyası yapılması gerekir, tümden boyama yapılırsa gölgeniz ya da balyajınız bozulur.
Haaa, bir de gölge ve balyaj denen başka tarzlar vardır.
Gölge denen şey, saçların çizgi halinde bir ya da iki ton açığına boyanması halidir.
Bu hem çok maliyetli hem de zor bir iştir.
Balyaj ise daha büyük tutamlar halinde alınan saçların başka bir renge boyanmasıdır. Hem daha kolay hem de saçı çok daha az yıpratan bir işlemdir.
Özellikle kızıl balyaj aslında çok da güzel olur, bir defa yaptırmışlığım da vardır.
Saçlar iyice beyazlayıp, çok sık boya yaptırma gerektiğinden itibaren, ben kuaför modelini bırakarak, evde saç boyama modeline geçmiş bulunuyorum.
Sabah erken saatte kalkılıp,kimse uyanmadan boya ve eritici çözelti karıştırılır. Ellere eldiven giyilir. Aynanın karşısına geçilir. Bir elde tarak bir elde boya fırçası saçlara boya sürülür. Saç teninin kalınlığına ve renge göre yarım saat kırk dakika arası saçlar o iğrenç kokulu kimyasalla beraber bekletilir. Laf aramızda kızlarım boyanın ertesi günü bile bu kokudan dolayı yanıma yaklaşmıyorlar. Bekleme esnasında kafaya bone geçirilirse etrafa saçınızdan yanlışlıkla boya sürülmesi de engellenmiş olur.
Son olarak saç yıkanır ve saç boyasıyla verilen bakım/ koruyucu krem sürülür.
Eşiniz uyanmadan ve sizi o halde görmeden, kendinize zaten saçınız hep o renkmiş gibi süsü verilir.
Evet saçınızın rengi bir süreliğine de olsa değişmiştir ama boya operasyonuyla kimbilir ne kadar kanserojen hücre kazanılmıştır.
Saç boyamayı bıraksak da en azından doğal olduğu iddia edilen kına modeline mi geçsek acaba??
Birisi sucuk yiyememek. Bu bana gerçekten acı veren bir şeydi. Doğum yapınca yerim sanıyordum ama emzirirken de yasak olduğunu öğrenince yıkılmıştım.
Aslında krema yemek de yasaktı ama pasta olayı beni çok ilgilendirmediğinden bunu geçiyorum.
Saç boyamanın yasak olduğunu duyunca 9 ay boyamadım.
Hamileliğin son aylarında farkettim ki ben bayağı bayağı beyaz saçlı bir kadınmışım.
Meğer ben saçımı her ay zevk için değil, beyazlarımı kapamak için boyuyormuşum da farkında değilmişim.
Saç boyatmak kadınların bir çoğunun yaptığı bir operasyondur. Her ay hem bir sürü parasını, ama asıl önemlisi vaktini kadınlar kuaförde geçirir.
Önce renk seçimi yapılır. Hatta kadınlar kafası bozulunca gidip saçının rengini değiştirir.
Eğer açık renk bir seçim yaptıysanız oryal ile saçın rengi açılır, sonra istenen rengin yakalanması için boya yapılır, dip boyası tüm boya bilmemne derken saatler geçer. Sonra saç yıkanır, kurutulur, fön filan da çekilir, bir bakmışsınız sabah girdiğiniz kuaförden akşam çıkmışsınız, hem de servet bırakmışsınız.
Dönem dönem belli saç renkleri moda olur ve tüm kadınların saçı otomatikman aynı renge dönmeye başlar. Mesela geçtiğimiz yıllarda tüm kadınlar ve genç kızlarda mutlak surette sarı gölge vardı ki hala etkisini kısmen sürdürmektedir.
Doğal saçı veya teni ne renk olursa olsun, herkes saç rengini aynı renk yapınca ten uyumsuzluğu sorunu tavana vurabilir.
Kaşlar, saçlar, ten hiçbir renk birbirine uymaz ve iğrenç bir görüntü oluşur.
Eğer orijinal saç rengi mesela siyahken saçlar sayıya boyandıysa, bir hafta sonra alttan siyah siyah saçlar sırıtmaya başlar.
Ertesi gün hem cinsinizden duyacağınız ilk laf şudur:
"Dibin gelmiş."
Yani dip boyasının yapılma zamanı gelmiş demektir.
Terminolojik olarak dip boyası saçın tümünün boyanmadan, sadece dipteki saçların, yani alttan alttan çıkan saçların, diğer saçların rengine döndürülmesi çalışmasıdır.
Ayda bir yetmez, en geç onbeş günde bir yapılması gerekir.
Saçlarınızda gölge ya da balyaj varsa, saçınıza dip boyası yapılması gerekir, tümden boyama yapılırsa gölgeniz ya da balyajınız bozulur.
Haaa, bir de gölge ve balyaj denen başka tarzlar vardır.
Gölge denen şey, saçların çizgi halinde bir ya da iki ton açığına boyanması halidir.
Bu hem çok maliyetli hem de zor bir iştir.
Balyaj ise daha büyük tutamlar halinde alınan saçların başka bir renge boyanmasıdır. Hem daha kolay hem de saçı çok daha az yıpratan bir işlemdir.
Özellikle kızıl balyaj aslında çok da güzel olur, bir defa yaptırmışlığım da vardır.
Saçlar iyice beyazlayıp, çok sık boya yaptırma gerektiğinden itibaren, ben kuaför modelini bırakarak, evde saç boyama modeline geçmiş bulunuyorum.
Sabah erken saatte kalkılıp,kimse uyanmadan boya ve eritici çözelti karıştırılır. Ellere eldiven giyilir. Aynanın karşısına geçilir. Bir elde tarak bir elde boya fırçası saçlara boya sürülür. Saç teninin kalınlığına ve renge göre yarım saat kırk dakika arası saçlar o iğrenç kokulu kimyasalla beraber bekletilir. Laf aramızda kızlarım boyanın ertesi günü bile bu kokudan dolayı yanıma yaklaşmıyorlar. Bekleme esnasında kafaya bone geçirilirse etrafa saçınızdan yanlışlıkla boya sürülmesi de engellenmiş olur.
Son olarak saç yıkanır ve saç boyasıyla verilen bakım/ koruyucu krem sürülür.
Eşiniz uyanmadan ve sizi o halde görmeden, kendinize zaten saçınız hep o renkmiş gibi süsü verilir.
Evet saçınızın rengi bir süreliğine de olsa değişmiştir ama boya operasyonuyla kimbilir ne kadar kanserojen hücre kazanılmıştır.
Saç boyamayı bıraksak da en azından doğal olduğu iddia edilen kına modeline mi geçsek acaba??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder