Geçen hafta başladığım köprüler yazısını araya tatil girmesi ve kızlarla şehir dışına çıkmam nedeniyle devam ettiremedim, özür dilerim sizlerden.
Şimdi kaldığımız yerden devam edelim..
Benim de birden fazla kez gidip görme fırsatını gördüğüm Amasra’nın Boztepe Adası’nı anakaraya bağlayan Kemere, tek gözlü bir kemer köprü. Ada üzerindeki Sormagir Kalesi’ni, Amasra’daki Zindan Kalesi’ne bağlayan ve denizin üzerine konumlanan bu köprü, Roma döneminde inşa edilmiş.
Aynı şekilde Kemere Köprüsü’nün giriş kapısında çeşitli yazıtlı sütunlar görülebilir. İki farklı koya bakan köprünün üzerinde bir de çeşme bulunuyor.
Bir mühendislik harikası sayılan Justinianus Köprüsü, Türkiye’nin önemli kültür değerlerinden biri. Bizans döneminden günümüze sağlam kalan bu eser kalker taşı kullanılarak inşa edilmiş.. Bizans İmparatoru Justinianus tarafından 561 yılında yaptırılan köprü, Sakarya’nın Adapazarı ilçesi Beşköprü mevkiinde bulunuyor. Sangarios ve Beşköprü adlarıyla da anılan Justinianus Köprüsü, Çark Deresi’nin (Melas) üzerinde yer alıyor.
Bithynia bölgesinden kalan en önemli buluntulardan biri olan Justinianus Köprüsü’nün ayakları, yer hareketleri sonucu toprağa gömülü Justinianus Köprüsü 1995 yılındaki onarımın ardından 1999’daki depremde tekrar hasar görmüş.
Büyükçekmece Gölü’nün daralarak Marmara Denizi’ne kavuştuğu noktaya konumlanan bu köprü, Büyükçekmece semti ile Mimarsinan beldesi arasındaki karayolu bağlantısını sağlıyordu bir zamanlar. Anadolu’nun çeşitli bölgelerini görkemli eserleriyle süsleyen büyük usta Mimar Sinan’ın yapıtlarından biri olan köprü, günümüzde sadece yayaların kullanımına açık. Üzerinden geçmek de çok keyifli. Geceleri Tekirdağ'a giderken gördüğüm ışıklandırılmış hali beni her defasında etkiler.
Son derece ilginç bir tasarımı olan Büyükçekmece Köprüsü, dört ayrı köprünün birleşmesinden oluşuyor. Her biri orta noktasında en yüksek konuma ulaşan dört köprü, küçük eğimlerle birbirine bağlanıyor.
Köprünün yapımına Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar seferi öncesinde başlandı. Padişahın erken ölümü sonrasında tahta geçen Sultan II. Selim’in fermanıyla bir yıl içerisinde tamamlanan köprü 1567 yılında hizmete açıldı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun iki eski başkenti olan İstanbul ile Edirne’yi birleştiren yol üzerindeki köprü, padişah ordularının Balkanlar’a geçiş güzergâhında bulunuyordu. Silivri yerleşimi o dönemde saray mensuplarınca sayfiye ve avcılık mekânı olarak da kullanılıyordu. Stratejik konumundan dolayı bu önemli geçit noktasına Mimar Sinan tarafından 1566 yılında yapıldığı tahmin edilen Sultan Süleyman Köprüsü, Osmanlı döneminden günümüze kalan anıtsal yapılardan biri. Bu da çok güzel bir köprü, şu anda altından pek su geçmese de görkemli hali onun da geceleri çok güzel.
Silivri Çayı üzerine inşa edilen köprü, 32 kemer göz olarak planlanmış. 348 metre uzunluğundaki eser, büyük ustanın sivri kemer yerine basık kemer formunda tasarladığı ilk köprülerden biri. Mimar Sinan’ın Trakya Bölgesi’nde yaptığı Büyükçekmece Köprüsü’nden sonra en güzel köprüsü olarak anılan Sultan Süleyman Köprüsü, küfeki ve kalker türü taşlar kullanılarak inşa edildi. Neredeyse düz bir hat üzerinde E5 karayoluna paralel uzanan köprü parke taşlarla döşeli. Köprünün her iki girişinde kilittaşı seviyesinde duran ikişer baba taşı mükemmel bir işçiliğin eseri olarak görülmeye değer.
Sanırım konuya iki yazıyla daha devam etmemiz gerekecek. Ülkemiz tarihi köprülerle kaplı ve insanın içinden hiçbirini atlamak gelmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder