Eşimle en büyük kavgamız ben araba kullanmayı öğrenirken yaklaşık 15 sene önce falandı.
Bir de bitmez tükenmez kavga konumuz var ki, Allah ömür verir de 90 yaşını görürsek, eminim yine de kavga konusu olmaya devam edecektir.
Ben akşamları erken yatan, yatınca biraz kitap okuyup uyuyan, "ekran" dan pek hoşlanmayan biriyim. Bu ekran nedir diyecek olursanız, TV den başlayıp, bilgisayar, I pad, I phone ve cep telefonu şeklinde devam edebiliriz.
Oysa eşim uyuyabilmek için mutlaka bir ekrana bakması gerektiğine inanıyor. TV karşısında uyumak, yatakta bilgisayardan film seyretmek gibi bazı eğilimleri var. Ve ben bundan nefret ediyorum. Özellikle ışıkta kesinlikle uyuyamıyorum.
Kızlar doğana kadar, bu tercihim tamamen kişisel bir tercih olarak görünüyordu. Ama kızlar doğduktan sonra anladım ki, bu aslında sağlık için de şart olan bir şeymiş.
Çocuk doktorumuz, çocuklar uyurken kesinlikle ışıkta uyutmaya alıştırmamamız gerektiğini, karanlıkta uyumanın şart olduğunu, ışıkta uyumanın bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini söylemişti. Hatta gözleri görmeyenlerin kanser olmadıklarını, çünkü onların ışıkta asla uyumadıklarını da sözlerine eklemişti.
Kızlarımı hep karanlıkta uyuttum, gece karanlıktan korkma durumu, yabancı evde kalındığında yerini yadırgama durumu hiçbiriyle karşılaşmadık.
Ben de değişik platformlarda bunu etrafımdakilere anlatırken, eşim bana inanmayan gözlerle bakıyordu. Herhalde uydurduğumu filan düşünüyordu. (Tabii çocukların aylık doktor kontrollerine gelmedi, cahil kaldı.)
Ama geçenlerde kendisi aynı konuda bir yazı okuyunca sanırım bana inandı ve bana okuduğu yazıyı e-mail attı.
Yazıda körler daha az kanser olur yazıyor, asla olmazlar yazmıyor ama, neyse, öyle kabul edelim artık.
Yazıda belirtildiğine göre, vücudun hücre yenileyici ve bağışıklık sistemi düzenleyici görevini melatonin hormonu üstleniyor ve bu hormon sadece gece karanlıkta salgılanıyor. "Karanlıkta uzun ve düzenli uyku bu salgıyı ve kansere bağışıklığı artırıyor. Körlerde kanser riski bu yüzden az."
Gece 23.00 ila 03.00 arasında salgılanan ve vücudun savunma mekanizmasını güçlendirip, yaşlanmayı geciktiren bir hormon var: Melatonin. Ve sadece gece ve sadece teknolojinin bütün fişleri çekilince devreye giriyor.
Yani biz ışığı söndürüp, TV'nizi kapamış olsak da yetmiyor, fişlerini çıkarıp, mümkünse yattığımız odanın şalterini indirmemiz gerekiyor.
ABD ve Avrupa'da lösemili ve kanserli çocuk sayılarının artmasından sonra yapılan araştırmalar sonucunda ailelerden çocuklarını kesinlikle karanlık ortamlarda yatırmaları isteniyor.Çünkü melatoninin güçlü salgılanmasının kansere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Ancak bu hormon ışığa duyarlı. Yapılan deneylerde uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken ışığın açıldığında hormonun azaldığı, karanlıkta yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiş.
Yapılan hayvan deneyleri de melatoninin kanser ile direkt ilişkisi olduğunu gösteriyor. Ayrıca körlerin daha az kansere yakalanması da bunun bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor.
Bu araştırmaların yanı sıra düzenli olarak gece çalışan hemşirelerde meme kanserinin arttığı tespit ediliyor. Depresyonlu kişilerde bu hormon düşük.
Vücudumuzun yeteri kadar kendini koruma mekanizması var.
Örneğin düzenli olarak geceleri vakitli yatıp uyumamız vücudun kendini onarması için yapabileceğimiz en güzel hareket.
Eskilerin dediği gibi erken yatıp erken kalkmak dışarıdan melatonin almaya veya antioksidan almaya gerek bırakmayacak bir durum.
Vişne, lahana, badem, fındık türü besinler melatoninden zengin. Gıdaların akşam saatlerinde alınması daha uygun.
Haaa, bu yazıyı internetten okuyup bana pas eden kim derseniz, evet, eşim, ama hayatımızda erken yatmaya ve ekrana bakmadan uyumaya yönelik bir değişiklik oldu mu derseniz?
Cevap üzücü demekle yetiniyorum.
Işıkta uyumamak gerektiğini duymuştum. Ama kanser kısmını duymamıştım.
YanıtlaSilSanırım alışkanlıklar ağır basıyor. (:
Bebeklikten başlayarak alışkanlıkları değiştirmek gerek.Zira yurtta kalırken yaşadıklarımı ben bilirim :)) Cocuklara bu kötülüğü yapmamak lazım.
Silya bunun ismi neydiii
Sil