Hayat da değişti, buna paralel iş hayatı da..
İş dünyasında yeni trendler var artık.
Ben çalışıyorken yavaş yavaş başlamıştı.
Hatta yurtdışından genelge gelmişti bankaya.
İsteyenler %40 a kadar az zamanlı çalışabileceklerdi.
Yani haftada 40 saat mesai varsa ayda 16 saate kadar az çalışma şansın olacaktı, buna karşılık maaşın da %40 düşecekti.
Ben tabii ki hemen amirime gidip sordum, zaten genelgede böyle bir madde vardı, yani ilk amir onayı gerekiyordu.
Amirim beklendiği şekilde reddetti, sonra duydum ki bankada başvuran herkesin başvurusu o ya da bu gerekçeyle red cevabı almıştı. Yani Türk işi olarak yurt dışından genelge güya çalışanlara duyurulmuş ama nedense kimseden "talep " gelmediğinden yurt dışına bu şekilde bilgi verilmişti.
Son dönemde birçok yabancı firmada bu uygulamayı duyuyorum. Hem çalışanları motive eden, hem de işverenin maliyetlerini kısmen düşüren bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
1990 da iş kanunu da giren yarı zamanlı çalışma sistemi evde ailesiyle daha fazla zaman geçirmek isteyenler, emekli olduktan sonra çalışma hayatından kopamayıp tam zamanlı çalışmayı tercih etmeyenler, üniversite öğrencileri gibi kesimler tarafından sevinçle karşılanmaktadır.
Bu sistemde gün olarak değil çalıştığınız saat üzerinden ücretinin yatmakta ve SGK priminiz ödenmektedir.
Hatta günübirlik, örneğin standlarda hosteslik yapan, ya da kapı kapı broşür dağıtan kişilerin de SGK priminin ödenmesi gerekmektedir.
Devlet tarafından bakıldığında hem işsizlik oranlarının düşmesi, hem de evdeki çalışma gücünün bir şekilde sosyal güvenlik sistemi içine katılması gibi nedenlerle de olumlu olarak karşılanmaktadır.
Ancak kadının işgücüne katkısının artırılması gibi bir proje olduğundan ve kadınlar kendilerine şans sunulduğunda yarı zamanlı çalışmayı tercih ettiğinden istenen denge yine sağlanamamaktadır.
İşverenler ise kriz dönemlerinde maliyetleri düşürmek adına, çalışan rızası almadan direk olarak bu sisteme geçmekte ve bu da çalışanların olumsuz etkilenmesine yol açabilmektedir.
Aslında bu sistem zaman zaman uzaktan erişimle çalışma metoduyla karıştırılıyor.
Kuzenimin yeni doğum yapan eşi örneğin bu sistemden en iyi şekilde yararlanmakta ve benim kıskançlığıma gark olmaktadır. Ben çocuklarım doğduktan sonra değil haftada 3 gün işe gitmek, hakkım olan süt izinlerimi de kullanamadığımdan haftada 3 gün işe gidip iki gün evde olmak benim için hayal bile edilemez bir durum. Oysa o 3 gün ofisine gidiyor, diğer 2 gün ise evinde bilgisayarı başında çalışıyor. Bunu yapabilmek için öz sorumluluk bilinci gelişmiş bir kişi olmak gerek. Ancak bizim gelinimiz işine son derece düşkün ve çalışmayı seven biri olduğundan bu sistemi suistimal etmek gibi bir şey aklına dahi gelmiyor.
Yabancı bir firmada yönetici pozisyonunda çalışan kankam da, kendisine sunulan bu imkandan faydalanacağını söyledi. Eskiden sadece mavi yakalı tabir edilen işler için sunulan uzaktan çalışma pozisyonu artık yöneticiler için de gündemde.
Arkadaşımın işyeri biraz daha kuralcı. Yani belirli saatlerde mutlaka masasının başında olacak. İnternet erişimi hep ve online olacak. Emin değilim ama belki de kamera kanalıyla kontrol edilecek.
Arkadaşım bu nedenle yatak odasının bir köşesine çalışma masası, sandalye ve bilgisayar koyarak kendine bir çalışma köşesi oluşturmayı planlıyor.
Evde çocuklardan kaçarak ne kadar olur, emin değilim ama bence kesinlikle denemeye değer.
Keşke benim de çalışırken böyle bir şansım olsaydı.
Belki bugün burada değil, bankacılığa şevkle devam eden biri olacaktım, bilemiyorum:))
İş dünyasında yeni trendler var artık.
Ben çalışıyorken yavaş yavaş başlamıştı.
Hatta yurtdışından genelge gelmişti bankaya.
İsteyenler %40 a kadar az zamanlı çalışabileceklerdi.
Yani haftada 40 saat mesai varsa ayda 16 saate kadar az çalışma şansın olacaktı, buna karşılık maaşın da %40 düşecekti.
Ben tabii ki hemen amirime gidip sordum, zaten genelgede böyle bir madde vardı, yani ilk amir onayı gerekiyordu.
Amirim beklendiği şekilde reddetti, sonra duydum ki bankada başvuran herkesin başvurusu o ya da bu gerekçeyle red cevabı almıştı. Yani Türk işi olarak yurt dışından genelge güya çalışanlara duyurulmuş ama nedense kimseden "talep " gelmediğinden yurt dışına bu şekilde bilgi verilmişti.
Son dönemde birçok yabancı firmada bu uygulamayı duyuyorum. Hem çalışanları motive eden, hem de işverenin maliyetlerini kısmen düşüren bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
1990 da iş kanunu da giren yarı zamanlı çalışma sistemi evde ailesiyle daha fazla zaman geçirmek isteyenler, emekli olduktan sonra çalışma hayatından kopamayıp tam zamanlı çalışmayı tercih etmeyenler, üniversite öğrencileri gibi kesimler tarafından sevinçle karşılanmaktadır.
Bu sistemde gün olarak değil çalıştığınız saat üzerinden ücretinin yatmakta ve SGK priminiz ödenmektedir.
Hatta günübirlik, örneğin standlarda hosteslik yapan, ya da kapı kapı broşür dağıtan kişilerin de SGK priminin ödenmesi gerekmektedir.
Devlet tarafından bakıldığında hem işsizlik oranlarının düşmesi, hem de evdeki çalışma gücünün bir şekilde sosyal güvenlik sistemi içine katılması gibi nedenlerle de olumlu olarak karşılanmaktadır.
Ancak kadının işgücüne katkısının artırılması gibi bir proje olduğundan ve kadınlar kendilerine şans sunulduğunda yarı zamanlı çalışmayı tercih ettiğinden istenen denge yine sağlanamamaktadır.
İşverenler ise kriz dönemlerinde maliyetleri düşürmek adına, çalışan rızası almadan direk olarak bu sisteme geçmekte ve bu da çalışanların olumsuz etkilenmesine yol açabilmektedir.
Aslında bu sistem zaman zaman uzaktan erişimle çalışma metoduyla karıştırılıyor.
Kuzenimin yeni doğum yapan eşi örneğin bu sistemden en iyi şekilde yararlanmakta ve benim kıskançlığıma gark olmaktadır. Ben çocuklarım doğduktan sonra değil haftada 3 gün işe gitmek, hakkım olan süt izinlerimi de kullanamadığımdan haftada 3 gün işe gidip iki gün evde olmak benim için hayal bile edilemez bir durum. Oysa o 3 gün ofisine gidiyor, diğer 2 gün ise evinde bilgisayarı başında çalışıyor. Bunu yapabilmek için öz sorumluluk bilinci gelişmiş bir kişi olmak gerek. Ancak bizim gelinimiz işine son derece düşkün ve çalışmayı seven biri olduğundan bu sistemi suistimal etmek gibi bir şey aklına dahi gelmiyor.
Yabancı bir firmada yönetici pozisyonunda çalışan kankam da, kendisine sunulan bu imkandan faydalanacağını söyledi. Eskiden sadece mavi yakalı tabir edilen işler için sunulan uzaktan çalışma pozisyonu artık yöneticiler için de gündemde.
Arkadaşımın işyeri biraz daha kuralcı. Yani belirli saatlerde mutlaka masasının başında olacak. İnternet erişimi hep ve online olacak. Emin değilim ama belki de kamera kanalıyla kontrol edilecek.
Arkadaşım bu nedenle yatak odasının bir köşesine çalışma masası, sandalye ve bilgisayar koyarak kendine bir çalışma köşesi oluşturmayı planlıyor.
Evde çocuklardan kaçarak ne kadar olur, emin değilim ama bence kesinlikle denemeye değer.
Keşke benim de çalışırken böyle bir şansım olsaydı.
Belki bugün burada değil, bankacılığa şevkle devam eden biri olacaktım, bilemiyorum:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder