Sanmayın
ki işten ayrıldım, evimin kadını oldum, ohh, canımın istediğini yapıyorum.
Yok
öyle birşey.
Mesela
sorun, yazı neden bu saate kaldı?
Bu
saate kaldı çünkü dün akşamdan beri PowerPoint'te sunum hazırlıyorum/
hazırlanmasına destek veriyorum/ öğretiyorum.
Yok
yanlış anlamayın, evde kocama o şehir dışındayken biriken konuları anlatmak
için yaptığım bir sunum değil.
Durun,
baştan anlatayım.
Bizim kızlar daha ilkokul 5. sınıftalar.
Birinci
dönem karnelerine düşük gelen derslerden istediklerine proje alarak not
yükseltme durumları doğdu.
Onlar
da Sosyal Bilgiler dersinden proje aldılar.
Konu,
dünyadan iki şehir seçip bir ay boyunca internetten hava durumlarını ve
sıcaklığını takip etmeleri ve bununla ilgili proje hazırlamalarıydı.
Bizimkiler
şehirlerini seçtiler. Bir ay boyunca her gün o şehirlerin hava sıcaklığına ve
hava olaylarına baktılar. Bunları kaydettiler.
O
şehirlerle ilgili detay bilgi buldular, resimler indirdiler, sıcaklıkları excel
tabloya işlediler, daha sonra da sıcaklıkların oluşturdukları grafikleri
oluşturdular.
Tümünü
bir dosyaya koydular, ara kontrole götürdüler.
Öğretmen
içeriği genel olarak beğendi ama bilgisayarda yapılan tüm aktivitelerin
(resimler dışında) yani düz yazıların, grafiklerin, tabloların elle yapılmasını
istedi.
Bizimkiler
ikinci kontrole kadar tüm yaptıklarını bu kez elle yazdılar, dosyalarını
hazırladılar okula götürdüler.
Öğretmen
bu defa beğenmişti ama son bomba şimdi geliyordu.
Dosyayı
bu şekilde kabul edecekti ama tahtada projelerini sunmalarını istiyordu ve
şimdi de tüm bilgilerin PowerPoint'e aktarılması lazımdı.
Bizim
kızlar daha 10 yaş 6 aylıklar..
Tabii
ki bilmiyorlar PowerPoint'te sunum hazırlamasını..
Haa,
bence ödev çok iyi bu arada.. Sunum hazırlamak da sunmak da önemli çünkü.
Özgüven için, hitab edebilmek için, doğru iletişim için. Kaynakça nedir,
tanımlar neden önemlidir, vb vb.
Ama
bana teknik tarafı onlar için biraz zormuş gibi geldi bana, nitekim onlara
da..Gerçi sonunda hallettik ama..
PowerPoint.
Yıllarca
kullandım. Yıllarca sunum hazırladım, defalarca sunum yaptım.
Aslında
faydalı bir eserdir, ama kendini 58 kere sunumu değiştirmeyi seven
yöneticilerden dolayı kendisini pek sevmem, soğudum.
Bence bir
yönetici PowerPoint sunumuna ne kadar bağımlıysa ve bunu ne kadar
büyütüyorsa, o kadar verimsiz, yaratıcılıktan uzak, bürokratik, statükocu,
sıkıcı bir insandır.
Hep duyarız, 666 kuralı başarılı bir sunum hazırlanmasında
önemlidir. Peki nedir bu 666 kuralı?
Her slaytta en fazla 6 satır
Her satırda en fazla 6 kelime
En az 6 slayttan sonra mutlaka resim, grafik gibi bir görsel
bulunmasıdır.
Teknoloji ve Pazarlama gurusu Guy Kawasaki de 10-20-30
kuralının uygulanmasının bu programın başarılı kullanımı için şart
olduğunu söylemektedir.
-
En fazla 10 slayt: Çünkü normal bir insan bir konuda 10 farklı kavramdan
fazlasını algılayamıyor.
- En fazla 20 dakika: Çünkü normal bir insanin yaklaşık
dikkat suresi bu kadar.
- En az 30 pt yazı tipi boyutu: bu sayede her slayt yazı
çöplüğü ile dolmamış oluyor, gerekli olanlar kalıyor sunumda.
Steve
Jobs'ın PowerPoint ile ilgili çok ilginç bir sözü var.
"Ne
konuştuğunu bilen insanların PowerPoint’e ihtiyacı yoktur."
PowerPoint ile ilgili çok ilginç bir de hikaye var. 2003
te Colombia Uzay Mekiğinin kalkışında gövdeden kopan bir parça kanattaki ısı
koruyucu kısıma zarar vermiş. Bu farkedilince NASA mekiğin dünyaya
dönüşünde bir tehlike çıkar mı çıkmaz mı diye rapor istemiş. Bu
rapor da PowerPoint ile hazırlanmış ama önemli birkaç teknik
detay bilgi, format yüzünden gözden kaçmış.
Sonuçta ise mekik dünyaya geri dönüşte kanadından yanarak parçalanmış.
Bilirsiniz,
PowerPoint'in en yaygın kullanım alanı Can Dündar'ın köşe yazılarından
paragrafları "National Geographic"'ten
sonbahar manzaralarının önüne koyup eşi dostu e-mail kanalı ile rahatsız
etmektir.
Beklendiği
gibi ders, sunum falan değil.
Şaka
bir yana, hani bir söz vardır ya "Ne seninle, ne sensiz" PowerPoint
ile de toplum olarak, insanlık olarak durumumuz budur.
Allah
ne muhtaç, ne de başımızdan eksik etsin.
Aminnnnn,
YanıtlaSil