20 Ocak 2012 Cuma

Kavanozdakiler ve İşlerinin Başındakiler..


Dün akşam alt kat komşumuzun yaş günü vardı.
Kızlar okuldan gelince oraya gitti, ben de iş çıkışı  katıldım.

Keyifli bir akşam oldu.
Hatta Ada’nın anneannesinin gündüz Oktay Usta programında görüp hemen yaptığı yoğurtlu, kavrulmuş kıymalı ve salça soslu bulgur köftesinin tadı halen damağımda, ben de mutlaka deneyeceğim.

Çocuklar koşturup oynarken biz de sohbet ettik büyükler olarak.
Havadan sudan konuşurken Ada’nın annesi bir şey anlattı.

Ada’nın teyzesi İngiltere’de yaşıyormuş.
Bizim kızlara yakın yaşlarda da kuzenleri varmış.

Okuldan bir proje gelmiş bir gün..
Çocuklar, annelerinin yardımıyla limonata ve kurabiye yapacaklar, sokaklarında kurdukları bir standda satacaklarmış. Deneyimlerini ve fotoğrafları da proje sunumu haline getirecek ve okulda sunacaklarmış.

Limonata yapılmış, fırsat olmadığından evde kurabiye yapılamamış, marketten kurabiye çeşitleri alınmış, küçük bir masa kapı önüne çıkarılmış, güzel bir örtü örtülmüş.
Ada’nın teyzesi standı hazır hale getirip peçete almak için içeri girmiş ve çocukları standın başında yalnız bırakmış.

Dışarı çıktığında bir de ne görsün??
Çocukların önünde kuyruk var.



Bütün ürünler satılmış, çocuklar gayet motive, mutlu bir şekilde eve dönmüşler...
Anne sonra araştırmış.

Meğer bu İngiltere’de standart bir durummuş.
Her çocuğa benzer bir ödev verilirmiş. Bunu herkes bilir, sokakta çocukların açtığı bir standı gören herkes gidip mutlaka bir şeyler alır,destek olurmuş.

Bu çocukların kendilerine güvenmelerini, ayaklarını yere basmalarını sağlayan bir adetmiş.
Bu şekilde çocuklar kendini ifade etmeyi, başarmayı ve ticareti öğrenirmiş.

Çok hoşuma gitti.

Bizler çocuklarımızı kavanozda büyütüp, okutup edip, hatta üstüne master, doktora yaptırıp, 25 yaşından sonra iş hayatına gönderiyoruz, sonra da “Bu çocuk neden bocaladı, neden iş hayatına adapte olamadı?” diye şaşırıyoruz.

Meşhur Y kuşağı çocuklarını iş yerlerimizde yönetmeye çalışıyoruz, en ufak zorlukla karşılaşınca ya isyan eden, ya da ailesinin de desteğiyle, işten ayrılan çocuklara anlam veremiyoruz.

Ben çocukken, ilkokul 1 in yaz tatilinde babam arkadaşı olan bir eczacının yanına beni çırak vermişti. Görevim yerleri süpürmek ve meyva suyu-oralet içmekti. Üstüne 1 lira da günlük yevmiye alıyordum. (Muhtemelen o parayı babacığım eczacıya, eczacı da  bana veriyordu) 33 sene önceydi ama hala hiç unutmam, harika  bir deneyimdi.(Eski patronumun kulakları çınlasınJ)

Benim de planım kızlarım liseye geldiklerinde mümkünse gayrimüslim ya da Kayseri’li, yani esnaflığıyla ün salmış bir esnafın yanında, olabilirse Kapalıçarşı’da çıraklık yapmalarını sağlamak. Hem dillerini kullansınlar, hem hayatı öğrensinler diyorum. Gerçek hayat plazalarda değil ,orada çünkü..

Ben böyle düşünüyorum da..Acaba beni takan olacak mı?

Bilemiyorum J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...