24 Ocak 2012 Salı

TRT FM ve Yavuz Sultan Selim..


Biraz bahsettim, şu an ailecek tatil yapıyoruz.

Cumartesi sabahı yola çıktık, feribotla Bandırma’ya geçtik.

Tatilin en sevdiğim yönlerinden biri yolculuğudur. Başkalarının aksine, bir an önce hedeflenen yere varmak için sabırsızlanmam. Yolda görmediğim yerleri görmek, kasabaları, köyleri tanımak, yerel tadları denemek, hepsi bana çok büyük keyif verir.

Hatta TRT FM cıngılı duymak, İstanbul’da dahi içimi ısıtır, tatili aklıma getirir. Neden mi? Çünkü tatile giderken her yerde her kanal çekmediğinden, istisnasız TRT FM dinlenir bizim arabamızda..

Bu cumartesi de, yolda gelirken, bir parça çalıyordu. Eşimle tartıştık, çocukluğumuzun bir sanat müziği parçasıydı, ikimiz de parçayı biliyor ama kimin söylediğini çıkaramıyorduk. Eşim Mustafa Sağyaşar diyor ama ben ikna olamıyordum.

Sonunda kim olduğunu hatırladım. Yanağında yara izi olan gür sesli biriydi, kimdi, kimdi..Evet Yaşar Özel.

Bu ismi sanırım sadece bizim yaşıtlar hatırlar..

Yaşar Özel'i hatırlayınca bir anda aklıma bambaşka bir şey geliverdi.

Neydi o yanağındaki yara izi?

Eskiden ne çok kişide vardı o izden..Bizim çocukluğumuzda yani..Kollarımızdaki çiçek aşısına benzer ama bazı insanların yüzünde olurdu..Yıl Çıbanı dendiğini duymuştum..Artık kimsede yoktu, çocukluk anılarımızdan biriydi sanki..

Aklıma takılan bu konuyu  araştırmaya karar verdim biraz..

Ve çok enteresan bilgilere ulaştım.

Öncelikle artık kimsede olmadığı yalandı, üstelik artık bölgesel olarak görülen bu hastalık, göçler, mevsimlik işler, ulaşım olanaklarının artması gibi nedenlerle artık, doğu illerimiz kadar, büyük kentleri de tehdit ediyordu.

Tatarcık adı verilen sinekler tarafından taşınan bu mikrop, 1950 li yıllarda yapılan çok yoğun bir savaş ile ortadan kalkmış ama, yukarıda bahsettiğim nedenlerle 1980 lerden sonra yeniden artmaya başlamıştı. Üstelik bölgesel olmaktan çıkmış, ulusal bir parazit yapısına dönüşmüştü.

Özellikle İstanbul’da köpeklerden alınan  kan örneklerinin %20 sinden fazlasında Yıl Çıbanı (Şark Çıbanı ) paraziti tespit edilmişti.


İşin enteresan tarafı, son dönemde Kanamalı Kırım Kongo, Kuş Gribi gibi kitle imha silahlarının arasında Tatarcık sineği ve dolayısıyla Şark Çıbanı gösterilmeye başlanmıştı.

Vallahi, bu parazit kitle imha silahı olarak kullanılıyor mu kullanılmıyor mu bilemem..Ama yüzyıllar önce ,büyük padişah ve ilk halife Yavuz Sultan Selim’i imha ettiği biliniyor.

Oğlu cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman babasının ölümünün ardından dememiş mi zaten?


“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi..

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi..”


Gerçekten, hayatta sağlığımızdan daha değerli ne olabilir ki??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...