Geçen yıl kızlara doğum günü partisi yapmaya karar verdiğimizde, bir de davetiye yazma gereği hasıl olmuştu.
İkiz oldukları için doğum günleri aynıydı, ama farklı sınıflarda oldukları için en az 50 tane davetiye gerekmişti.Birkaç tane yazdıktan sonra yazmak zor gelmiş ve eşimi de projeye dahil etmeye karar vermiştim.
Fakat o da ne?
Eşimin yazdığı davetiyelerde “de “,”da “ ,”ki” eklerinde net bir problem seziliyordu.
“50 tane çocuğa gidecek davetiyelerde bu şekilde yanlış örnek olamayız.” dedim eşime. Yanlış yazılanları da yırttım, yeniden yazıldı.
*****
Bu hafta çok yoğun geçti, iş yemekleri, kokteyller filan, gazetelerin sadece haber kısımlarını okuyabildim. Magazin taraflarına ise bu sabah sıra geldi.
Bir iki gün önceki yazılardan birinde “Arabanın sileceğine sizi beğenen bir erkek tarafından bırakılan beğeni notuna ve cep telefonu numarasına dönülmeli mi, dönülmemeli mi?” konusunda kamuoyu araştırması vardı.(Ayşe Arman'ın güzel bir yazısı bu arada.)
Görüş sahiplerinden birisi de” “ De" ve "da" ları yanlış yazan birisiyle kafamı kesseler beraber olamam. “ diye yorum yapmış ve hatta “Yanlış ve yalnız kelimelerindeki hataları kabul edebilirim ama “de” yi asla..” demişti.Ben o kadar abartmıyorum, zira eşim de bu tip hataları yapıyor ve ben onu hala çok seviyorum ama, hakikaten benim için de kritik konulardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. (bkz : İş hayatında beraber çalıştığım zavallı insan grubu ..Ne çektiklerini bir onlar bilirler ..)
Sabah yazıyı okuyunca aklıma önce doğum günü kartları geldi.
Üzerine, gün içinde kankam attığı mailde sık sık yaptığı gibi yanlış “de/da/ki” li mesaj atınca, bu konuyu yazmak şart oldu dedim içimden…
Kankam “ “De” konusunu önemseyenleri önemsediğini ,ama kendisinin doğru yazmayı o kadar da önemsemediğini “ söyledi.
Anne olunca doğru yazmayı planlıyormuş.. J
Sahi, siz ??
“De “ yi doğru yazmayı önemseyenlerden misiniz, yoksa “de” yi doğru yazmayı önemsemeyenlerden misiniz?
aşka ve arkadaşlığa etkisi yok tabii ama ben de "de" ve "ki" eklerinin yanlış kullanımını ısrarla düzeltenlerdenim. aynı şekilde "ediyom, yapıyon" gibi konuşma ve yazılarda da tüylerim diken diken olur. oğlum da anaokulda veya babasından bir şekilde gidiyom, yapıyom demeyi öğrenmişti. kocamı düzeltemedim ama oğlum artık gidiyorum, yapıyorum diyor :)
YanıtlaSilYıllar içinde "ne...ne...olumsuz" kullanımının iyiden iyiye yerleştiğini görüyorum. "Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz", Sezen Aksu'nun da büyük katkılarıyla! İşbankası reklamında dahi bu yanlışa düşüldü. Bir de gittikçe "ğ" bizden uzaklaşır oldu. "yapmağa, etmeğe", "yapmaya etmeye" ye dönüştü ama "eyer, meyer..." bana inanılmaz kötü geliyor. yumuşak g'yi hissetmek önemli bir parçasıydı dilimizin. Fonetik ve semantik açıdan Türkçe derinliğini, zenginliğini kaybediyor. Dil insanın beyin yapısını oluşturur. Türkçe, matematikçi yetiştirirdi yapısı gereği. Şimdi çarpım tablosunu bilmeden, liseden mezun oluyor nesiller. Düzeltince tutucu, yaşlı kadın muammelesi görüyorum ama dilini kaybeden bir millet ne matematikçi ne felsefeci yetiştirebilir o yüzden de inatla düzeltmeye devam ediyorum. Cahiller çok daha cesur olmaya başladı ve maalesef onların hakimiyetinde yaşıyor, dilimizden çok şey kaybediyoruz:(
YanıtlaSil