21 Aralık 2011 Çarşamba

Ölümle Korkut, Sıtmaya Razı Et..


Üniversiteden bir arkadaşımız var. Akıllı, zeki, esprili, aile terbiyesi almış beyefendi.


Ailesinin tek oğlu, hayatı boyunca iyi bir evlat olmuş, onların laflarından çıkmamış.


Ailesi kendi kafasında kurgulamış, onların da tanıdığı bir kızla evlendirecekler bizimkini.


Ama o birini sevmiş, evlenmeye karar vermiş, ailesine nasıl söyleyecek bilememiş, kıvranıp durmuş kendi kendine..


Bir gün, hiçbir ön hazırlık  yapmadan, aileyi alıştırmadan, akşam yemeği yerken “dan” diye konuyu açmış.


-Ben evlenmeye karar verdim, yarın akşam gidip kızı isteyelim.


Masa buz kesmiş tabii ki, bir şok anı anne ve babada..


Onların adetlerine göre, kız istemeye gidileceği gün, damat adayının annesi, gelin adayını alır, beraber kuaföre giderlermiş.


“Haa” demiş bizimki. ”Yarın kuaföre filan gitmek yok yalnız, kızın saçları biraz  dökük, kelliğini yüzüne vurur gibi olmasın..”


Annesiyle babası birbirine bakmış. Seslerini çıkaramamışlar.


Bizimki ardından eklemiş:


-Orda yüksek sesle konuşun yarın akşam, bir kulağı hiç duymuyor çünkü..


Anneyle baba yataklarına yatmışlar ama sabaha kadar dönüp durmuşlar yerlerinde. Gözlerini uyku tutmamış. Oğullarına pek düşkünler, ağızlarını da açamıyorlar..


Ertesi akşam olmuş, çiçeklerini, çikolatalarını almışlar gitmişler.

Büyükler endişeli ama çaktırmıyorlar tabii.


Kapıyı çalmışlar, kız açmış kapıyı..


Bakmışlar, saçlar maşallah, gayet gür, güzel ve yerinde..


Konuşmuşlar, kulak da duyuyor.


Eve döndüklerinde gelin adayını memnuniyetle kabul ettiklerini söylemişler.


Eeee, hayat da böyle değil midir zaten???


Ölümle korkutur , sıtmaya razı etmez mi insanı hep???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...