Biliyorsunuz Çarşamba akşamı maçlar vardı.Süper lig maçları..
Ofisçe yemeğe gitmiştik o akşam..Çok da güzel bir geceydi...
Aslında bu konudan daha sonra bahsedeceğim size ..
Ama maçı seyredemedik yani …Gece eve geç geldim. Telefonumda bir arkadaşımdan e-mail vardı. Kendisi koyu Galatasaraylıdır. Vay efendim biz nasıl arkadaşmışız, vay efendim, onu neden tebrik etmiyormuşum…
“Etmeyeceğim” dedim. Yok yanlış anlamayın. Fenerli filan değilim…Yani olayda kıskançlık filan yok..
Ay neden tebrik ediyim…Gitti topa kendi ayağıyla mı vurdu, kalede golü o mu engelledi, kenarda top mu tuttu, maçta düdük mü çaldı.
Sıcak odasında oturup, şifreli kanalından maçı izlerken, bir taraftan çerezini yerken , yani süper konforlu bir ortamda kılını bile kıpırdatmadan ve emek harcamadan maç seyrederken nasıl insanlar tebriği hakkettiğini düşünebiliyorlar anlayamıyorum.
Şu anda arkasından konuşmuyorum, kendisiyle Perşembe bol bol kavga ettik bu konuda zaten, o nedenle rahat rahat konuşuyorum.
Bence spor çok önemli , Allah bu bedeni hareket etsin diye yaratmış, hareketsiz hayatlar yaşıyoruz, bu nedenle spor hayatımızın bir parçası olmalı..Kesin..Ama spor izlenecekse keyif almak için izlenmeli bence..İzlenmeli keyif alınmalı ama orada bitmeli…
Maçtan sonra “Nasıl da oyduk, ölümüne x takımlıyız, ölmeye geldik, batsın bu dünya “ filan gibi bir seviyeye gelmemeli işler..
Haaaa, kendisi sahada olur, pası verir, gölü atar, hatta topu auta atar, penaltıyı kaçırır, başım üstüne, tebriğin kıralını edeyim. Ama sadece taraftar olmak yeterli midir tebrik için, bilemedim..
Görüşümü kendisiyle paylaştım, buna karşın o da dedi ki, “Ben iyi bir taraftarım, maçlara gidiyorum, bilet alıp para kazandırıyorum, formasından alıp destek oluyorum, boğazım patlayana kadar tezahürat yapıyorum, ben olmasam takımım da olmaz .Takımım benim için var.“
“Ama senin olaya direk katkın yok “dedim. ”Sen olmasan, başkası taraftar olsa, o takım mevcudiyetini yine sürdürür.”
“Katılmıyorum” dedi.”Sen kızların okulda bir sınavda iyi not aldığında sevinmiyor musun? Sevinme o zaman, sınava kendin gir, soruları kendin çöz, iyi alırsan o zaman sevinmeyi hak edersin. “ ekledi..
“Valla, sınavlara kızlardan çok ben çalışıyorum, onlara ders çalıştıracağım diye iflahım gevriyor, kaldı ki kızlar benim parçam, direk katkım var, tabi ki de sevineceğim, taraftar olmakla aynı değil.”dedim.
Aramızdaki tartışma böyle sürdü gitti, taraflar galip gelemedi , maç ertelendiJ
Siz söyleyin, hangimiz haklıyız????
Sevgili kuzen, kızların hayatlarındaki katkın ne kadar fazla ise, spor kulüplerinde taraftarların katkısı da o kadar fazladır.. Taraftar desteği olmayan bir kulüp başarılı olamaz.. FB, gs, bjk ve ts taraftarı çok olduğu için hep üst sıralarda çünkü maddi gelir, manevi destek, sporcu yetiştirme ve yetişen sporcuların tercihi olma direkt olarak taraftar sayılarına bağlı.. Ben her sene aldığım formalar, yenilediğim taraftar kartlar, üyesi olduğum Digiturk ile kulübüme fazlasıyla katkıda bulunuyorum ve başarısında da pay sahibi oluyorum.. Başarısızlıkta ise hesap sorma hakkım oluyor..
YanıtlaSilDolayısıyla her ne kadar gs'li de olsa arkadaşın haklı :)
Aynı mantıkta sen olmasan başkası ders çalıştırsa kızların yine başarılı olabilir. (mevcudiyetini sürdürür) Taraftarlar da takımlarını kendilerinin bir parçası olarak görüyor. Örneğin Beşiktaşlılar ve Fenerbahçelilerin karakterleri bile değişik oluyor. Çoğu kişinin hangi takımı tuttuğunu onlar söylemeden tahmin edemiyor muyuz? Ben edebiliyorum...
YanıtlaSil